Kan- Gözyaşı Ve Seçimler

Yüce tanrım bir daha böylesi korkunç, böylesi hayasızca, böylesi şerefsizce ve insanlıktan uzak terör örgütlerinin yapacakları katliamlarla karşılaştırmasın, yanlarında değildik ama televizyon görüntüleri adeta bir cehennemi andırıyordu, bu nasıl vahşice katliamdır bu nasıl bir insanlıktır, şimdilik kadın erkek çocuk 97 masum cana mal olan bu canavar hissiyle davranışın adını ne koyabiliriz.
Kime nasıl yaradı, bu katliamı kim neden yaptırdı, şu veya bu örgüt, şu veya bu isimdeki alçak koydu bu bombaları ama bunlar hiç önemli değil, esasında önemli olan Türkiye’nin ve insanların kanına susayan gerçek vampir veya vampirler kim?  
Kanlı cumartesi ülkeyi ayağa kaldırdı, her zaman olduğu gibi bu terör saldırısı da erkek, kadın genç, yaşlı, çocuk demedi ama bitmedi, aynı günün ertesinde iki polisimiz ve yine iki gün sonra bir polisimiz şehit oldu. Her yeni güne acaba yine şehit haberleri ile karşılaşırmıyız korkusu ile uyandık.
Böyle bir ortamda ülkemiz için çok önemli hayati bir genel seçime gidiyoruz. Fazla kalmadı bu gün itibariyle -15 gün, sizler bu yazımı okuduğunuzda belki de sadece bir hafta (7)  gün kalmış olacak. Seçimin çok önemli hatta hayati olduğunu söylüyorum, -7 Haziran seçimlerinden sonra bu güne kadar geçen zaman içinde neler oldu, nelerle karşılaştık, hangi sorunlarla ŞOKA girdik bilmem ülkemizde yaşananları birer, birer anlatmaya gerek var mı? Gerek yok çünkü mübarek kurban bayramında bile bayramın sevincini yaşayamadık.
Hepimiz bunları gördük ve aklımızın bir tarafına yazdık diye düşünüyorum. Neden bu seçim bu kadar önemli işte burada ortaya çıkıyor, iki seçim arasında istemeyerek oluşan boşluğu fırsattan istifade birileri doldurmaya çalıştı ve ülkemizde istikrar istemeyen İç ve dış güç olarak bilinen hainler maalesef hemen harekete geçerek ülkeyi sorunlar yumağı haline getirmeye çalıştılar ve bunda da başarılı oldular. 
Artık şu günden itibaren siyasiler şöyle davrandı, muhalefet şunları söyledi, iktidar şöyle cevap verdi, koalisyon olsaydı, olmasaydı sözlerinden vazgeçip artık önümüze bakmanın ve çok ama çok sağlıklı düşünmenin zamanı gelmiştir. Şöyle ki partiler demokrasinin olmazsa olmazlarıdır biliyoruz ki hepimizin kafasında partilerle ilgili fikirler, ayrı düşünceler vardır, kimse kimseyi düşüncesinden dolayı eleştirmemeli, karşı çıkmamalı, her fikri kabul etmese de saygıda kusur etmemeli ve böylece de kardeşliği tesis etmeli çünkü buna ihtiyacımız var.
Ne yapmalıyız, bu seçimde istisnasız sandığa gidip oyumuzu kullanmalıyız, asla aman sendeci olmamalı, bir benim oyumdan ne çıkar, partiler benim oyumlamı iktidar olacak, gitmesem’de oyumu kullanmasam da olur dememeli. Hangi fikre sahip olursak, hangi partiyi benimser isek benimseyelim demokrasi gereği bu vatandaşlık görevimizi mutlaka yapmalıyız, sandığa gitmeli oyumuzu istediğimiz partiye vermeliyiz.
Şayet sandığa gitmezsek, oyumuzu huzur içinde kullanarak vatandaşlık görevimizi yapmazsak hiç bir zaman ülkemizin olumlu, olumsuz siyasetini, sosyal durumunu özellikle de ekonomisini konuşmaya hakkımız olmayacaktır yani tabiri caizse ülkenin vatandaşı olma özelliği ve sıfatını kaybedeceğiz. Bilinmeli ki sandığa gitmek, boş vermek veya geçersiz duruma getirebilmek için bir kaç partinin amblemini işaretleyerek geçersiz duruma getirmekle de vatandaşlık görevini yapmış sayılmayız.   
Şartlar ne olursa olsun, yatak hastası değilsek, mutlaka sandık başına gidelim ve bir tek kişinin dahi oyunun ülke geleceği için önemli olduğunu unutmayalım, oyunuzu hiçbir etkinin altında kalmadan istediğiniz partiye gönül rahatlığı ile kullanınız, vatandaşlık görevini yapınız seçimde hiçbir şeyin senin o bir tek oyun kadar kıymetli olmadığını biliniz. 1 Kasım seçiminin ülkemize halkımıza hayırlar getirmesi dileğiyle sağlıklı ve hoşça kalın. 
 

Yazarın Diğer Yazıları