Bir Zamanlar Burada

Bir zamanlar burada muhteşem bir çam ağacı vardı, tek bir çam ağacıydı ama mahalle bununla nefes alıyordu, çam ağacı yeşillikti, güzellikti, etrafına hayat veriyor güzellikler saçıyordu. Hemen yanında bir tatlı su çeşmesi, ikisi öylesi bir bütünlük sağlıyorlardı ki, bu güzelliğe hayran kalmamak mümkün değildi, sadece bu görüntü değil mahallede çok güzeldi. Altı yol özelliği olsa da temiz, pırıl, pırıl bir mahalleydi, bu muhteşem yeri içime iyice sindirebilmem için zaferdeki kiracısı olduğum dairemden ayrılarak bu güzelliğe 5 metre mesafedeki bir apartmanın üçüncü katında sonradan mülkiyetine sahip olduğum bir daireye kiracı oldum.
Günün birinde penceremin perdesini açar açmaz karşıma çıkan çam ağacımızın yanında birilerinin bir şeyler yaptığını görerek apar topar aşağıya inerek kim olduklarını, neden burada bulunduklarını sordum, tahmin ettiğim gibi Selçuklu belediyesi görevlileri veya çalışanlarıydı, neden çam ağacının dibinde bulunduklarına gelince. Aldıkları talimat gereği ağacı kökleyip, bu güzelliğe son vermeye gelmişler.
Tabi ki engel olmaya bu güzelliği katlettirmemeye çalıştım, bu güzelim çam ağacı burada kalmalıydı bu küçük yeşillik bu mahalleye veya bulunduğu yere çok görülmemeli, nedeni, niçini ne olursa olsun yeşillik burada kalmalıydı, işçiler oradayken zamanın belediye başkanı ile bir görüşme yaparak neler olduğunu anlamaya çalıştım. Başkan daha sonra etraflıca görüşelim, konuyu anlatırım, ikna olacağın sebebi var demesi üzerine oradaki işçilerini de geri çekmişti.
Kısa bir zaman sonra belediye başkanı şunları söylüyordu, mahallede elektrik sorunu var, büyük bir trafo konması gerekiyor, trafoya en müsait yerde burası tespit edilmiş, çok hayati bir önem taşıyor, çam ağacı kaldırılacak, yerine göz zevkini bozmayacak, görünüşü güzel bir trafo binası yapılacak ve bizde belediye olarak etrafını güzelleştireceğiz dedi. Tabi ki mahallenin elektrik sorunu önemliydi her şeye rağmen rıza göstermiştik.
Trafo binası yapıldı, hiçbir özelliği olmayan, üzeri pisliklerle dolan, ilgililer tarafından hiçbir bakımı yapılmayan kocaman bir bina, kirliliğin ve vurdumduymazlığın daniskası, ben yaptım oldu, ben, ben zihniyetinin göstergesi, güzelim mahallenin göz zevkini bozan, MEDAŞIN meşhur ilgisizliğinin ve belirsizliğinin göstergesi bir bina. Bu gün trafo binası, tatlı su çeşmesi, etrafı çöp yığını içinde yarısı toprak altında yarısı dışarıda çöp bidonları üçlüsü ile pislik ve pis kokular içinde, altı yolun üzerinde ve özel bir hastanenin karşısında mahalle köşesi.    
Bir zamanlar burada çam ağacı vardı ve mahallemiz tertemiz, pırıl, pırıldı, şimdi ise birbirine sadece bir buçuk metre yakınlık da bakımsız trafo binası, hemen yanında Etrafı çöplerle dolu çöpten ve pis koku nedeniyle yanından geçilemeyen mühendislik harikası çöp bidonları. Bu pisliğin içinde tatlı su çeşmesi, şu modern dünya ve modern teknoloji de çöplerin içinde bu çeşmeden su dolduran mahalle sakinleri. Bir zamanlar burada bir ÇAM ağacı vardı ve burası Selçuklu, sultan şah caddesinin önemli bir köşesiydi.
ESNAFA BAK
GENÇ bir öğretmenimiz ve arkadaşı eşleri ile birlikte gezerlerken bir çantacıya girer iki bayan çantası alırlar, birkaç saat sonra çantanın bilinen bir marka olmadığı, belkide rahatsız edecek bir imalatın ürünüdür düşüncesiyle geri vermeye kalkarlar, öğretmen bana bunları anlattıktan sonra aynen şunu söyledi. Yasal haklarımızı kullanarak zamanı içinde geri verme isteğimiz karşısında esnaftan öyle bir şiddet gördük ki, eşlerimizin yanında bir dayak yemediğimiz kaldı, Allah aşkına bu nasıl esnaflıktır adamlar nerdeyse isteğimizden dolayı bizi döveceklerdi. Yine yasal haklarımızı aramak üzere gerekli ve belli yerlere başvurduk onlar bizden dertli çıktılar.
İKİNCİ başka bir vatandaş lavabo lastiği almaya gider ve dükkân sahibi bir lastik çıkarır, müşteri bu bendeki numuneye benzemiyor der, bunun aynısı, orijinali yok mu diyecek ki, esnaf bende bunlar var, beni oyalama çık git şuradan der.
ÜÇÜNCÜ bir vatandaş, alacağı parçanın filan yerde daha ucuz olduğunu söyler, sizin ikramınız yok mu deyince esnafın tepesi atar, git oradan al, bizi meşgul etme GARDAŞ der.
DÖRDÜNCÜ, beşinci diye uzatacak olursam sayfalar almaz, çeşit, çeşit şikâyetler bitecek tükenecek gibi değil, bu yapılanların ve söylenenlerin esnaflıkla ilgisi yok, bu esnaflık değil. Bunun adı başka bir şey, bunlara Allah ekmek veriyor da yiyorlar ama şükür ki adam gibi adam, gerçek esnaflıktan yetişmiş, çok değerli saygı ve sevgide asla kusur etmeyen, yüzleri gülen, müşterisine gerçek esnaflık tavrıyla yaklaşan esnaf ve sanatkârlarımız var ve çoğunlukta, kendilerini saygıyla anıyorum, sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları