Arşı Âlânın Yedinci Katı

Bazen konuşmanın gereği yoktur, karşınızdakinin yüz mimiklerine bakarsanız ne söylediğini veya söylemek istediğini hemen anlarsınız, bazen de illa yazı yazmak şart değildir. Bir çizgi çizseniz o çizginin ne ifade ettiğini anlarsınız yani bir çizgi çok şeyi anlatır veya çok şey ifade eder tabi ben bir çizgiyle bir şeyler anlatacak değilim ama biliyorum ki bir masal, bir hikâye de pek çok şeyler anlatır, mutlaka uzun, uzun yazmanın anlamı yok.  
Ben bugün köşemde iki kısa hikâye'yi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum ancak bilinmeli ki hikâyeler, evet bir şeyler anlatır, nereye çekersen oraya kadar da gider ama benim hikâyelerimin siyasi bir amacı ve birilerini, bir konuyu ima eden tarafı yok, sadece başlı başına birer masum hikâyeden ibaret şöyle ki:


Hocanın biri parasız kalınca bir köye vaiz olmuş, o köyün halkı misafire karşı her nedense kayıtsız olduğundan hoca bir kahvenin peykesinde yatar ve cebindeki parayla da gıdasını alır ve böylece günlerini geçirir. Ha bu hafta, ha gelecek hafta bir yerlerden bir şeyler çıkar diye bekler dururmuş fakat halini hatırını soran olmamış.
Bir gün vaaz esnasında mevzu Hazreti İsa'ya gelmiş, hoca gür bir sesle İsa peygamberin çarmıha gerildiğini fakat o esnada hazreti Allah meleklerini göndererek İsa'yı bu müşkül vaziyetten kurtarıp arşı âlânın yedinci katına misafir ettiğini söylemiş, vaaz başka bahislere de temas ederek sona ermiş. Tam camiden çıkıldığı sırada köy ağalarından birisi vaizin yanına sokularak hocam! Demiş. Hazreti İsa'nın şimdiki hali merakımı uyandırdı, dünyadan bu kadar yüksekte arşı âlânın yedinci katında nerede oturur, nerede yatar, ne yer, ne içer?      
Soru karşısında hoca bir anda celallenir ve şu meraka hayran oldum doğrusu ağam, ağam yirmi gündür köyünüzde kahve peykesinde, hasır üstünde yatmaktan, kuru ekmek gevelemekten imanım gevriyor. Bir kere olsun şu hoca ne yer, ne içer, nerede yatar diye merak etmediniz de arşı alanın yedinci katında HZ Allahın misafiri olan İsa peygamberi mi merak ettiniz der.


ŞİMDİ PAŞA OLDA
Eski zamanlarda terfisi unutulan bir teğmen kızlar ağasına müracaatla yüzbaşılığa tayini için padişaha söylenmesini rica etmiş, Ağa padişahın neşeli bir zamanında kulunuza mensup birinin terfiini istirham ediyorum diyerek meseleyi padişaha açmış, Padişah nasıl terfi ettirelim diye sorunca kızlar ağası teğmenin yüzbaşılık isteğini unutarak nasıl ferman buyrulursa diye cevap vermiş.
Padişah tekrar sormuş söyle' Paşamı yapalım? Ne yapalım? Kızlar ağası siz bilirsiniz Padişahım der. Padişah pekâlâ Paşa olsun der. Padişahın bu iradesi üzerine eski teğmen bir anda paşalığa yükseliverir, bu işin kızlar ağasının yardımıyla olduğunu anlayan teğmen hatır ve hayalinde olmayan bu büyük mazhariyetten şaşırarak teşekkürlerini arz etmek üzere kızlar ağasının huzuruna çıkar.
Velinimetim der ben sizden yüzbaşılık rica etmiştim halbuki zatı aliniz bendenizi haddim olmadan paşa yaptırınca'.Askeri rütbelerin derecesinden haberi olmadan kızlar ağası misafirinin sözünü ince sesiyle keserek zararı yok, sen hele şimdi Paşa olda efendimizin keyifli bir zamanında meseleyi tekrar arz ederek seni yüzbaşılığa da terfi ettiririz der Sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları