İşte Buna Yaşlanmak Denir

Adına ister yaşlanmak deyin isterseniz ihtiyarlamak ikisi de aynı kapıya çıkıyor, kimilerine göre ihtiyarlamak değil bunun adı yaşlanmaktır ihtiyarlığı kabul etmez kuyruğu dik tutmak ister, kimileride belli bir yaştan sonra kadere rıza gösterir yaşlanmanın da ihtiyarlamanın da aynı şey olduğunu kabullenir. Zaten yaşlanmanın diğer söylemiyle ihtiyarlamanın belirtileri yavaş, yavaş kendisini gösterir.


Saçları yapısı dolayısıyla beyaz olan ama henüz genç olanlarımız alınmasınlar ama yaşlılık belirtilerinden en bariz olanı o lepiska saçların ağarmasıdır, artık yüzde hafiften buruşmalar çukur hatlar belli olmaya başlamıştır, gözlerin önü morarmış, sarkmalar başlamış güzel göz kapakları şeklini değiştirmektedir, alında kırışmalar vardır. Daha kötüsü ve önemlisi var ki (yapısından dolayı kel olanlar alınmasın) o güzelim saçlar dökülmeye başlamışlar, saçsızlık yani kellik görünmüş.


 Bunlarla bitiyor mu? Tabi ki bitmiyor, daha beterin beteri var, biraz yürüyorsun ayakların daha ileri gitmek istemediğine şahit olursun, hafifçe bir yokuşu çıkamazsın, arkandan gelen arabanın kornasını duymazsın, kahvede veya dost sohbetlerinde konu ya askerlik ya günlük siyasettir ama en çok konuşulan bu yaşlarda idrar sorunu yani yaşlılığın illet hastalığı olan prostattır. Gençlikte gökte alıp yerde yediğin günler bir, bir film şeridi gibi aklından geçer ama nafile çünkü artık iş işten geçmiştir


Pekiyi bütün bunlarla bittimi derseniz yok henüz bitmedi, gece uykularınız kaçar belinizde ve ayaklarınızda bir ağrı sabaha kadar uyutmaz hele birde şu lanet sigara içiyorsan çok zor nefes alır bazen yaptıklarına yapacaklarına pişman olursun. Birde boyunuzu aşan sağlık ve sosyal sorunlarınız varsa yandınız ananızdan emdiğiniz sütler bu yaşta burnunuzdan gelir ve bütün bunların üzüntüsü yalnız sizi değil yanınızda yatanı da etkiler.


Ah, vah dönemi başlamıştır, hastalığın her türlüsü gelir seni bulur, gerçekten hasta olsan da olmasan da sen yaşlısın, sen ihtiyarsın ve başın bile ağrısa sen ağır hastasın, bu hastalığında yüzde sekseni psikolojiktir. Yapma Allah aşkına daha bitmedi mi diyenleri duyar gibiyim ancak maalesef bitmedi, bitmezde, daha, daha kötüsü daha beteri hiç aklımızdan çıkmayanı daima çareler aradığımızda var ama onu geçiyorum bir kötüsünü daha sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Şöyle bir düşünün, bir zamanlar adınızla veya ağabey diye çağrılırdınız, daha sonraları dayı emmi, amca oldunuz, özellikle Konya_da yerli yersiz hacı veya hacı ağabey diye çağrılırsın şayet elinizde şu veya bu nedenle birde baston varsa işte o zaman yandınız bu durumda adınız DEDE DİR, DEDE.


Pekiyi bütün bunlar kötümü diyeceksiniz, bunlar bir insan yaşamı, hayat şartlarımız doğduk büyüdük ve her yaşamın sonu rahmetle anılmaktır diyeceksiniz, elbette doğrudur, itirazımız yok hayat bu ve her dönemin kendine özgü güzellikleri var diyerek kendimize ninni çekeriz bu ninniyle de hayatı terk eder gideriz.
Ben bu yazımda yaşlandıkça yüzümüzdeki ve vücuttaki değişimleri yazarken gerçekten çok önemli ve hayati bir uzvumuzun ne duruma geldiğini yazmayı unuttum, daha doğrusu belki de yazmak istemedim. Yaşlanmaya yüz tutan birinin artık gözlerinde de problemler olmaya başlıyor, uzaktı yakındı, kataraktı derken işte bir yaşlanma alameti daha.
Bir haftadır yazılarımı yazamıyordum, neden biliyor musunuz? Sağ gözümden bir ameliyat geçirdim ve şimdi dostu, düşmanı, çiçeklerin rengini, güzellikleri daha iyi görüyor, yaşama daha sıkı sarılıyorum. Bendemi yaşlandım dersiniz? Sağlıklı ve hoşça kalın. 


Yazarın Diğer Yazıları