Kimin Eli Kimin Cebinde

Milli ve manevi değerlerimizi asla göz ardı etmeden, bu değerlere sadık kalarak, Avrupa birliği standartlarına göre yaşayalım. Avrupalılar gibi çağdaş dünya düşüncelerine sahip olalım uyum sağlayalım, kısaca Avrupalı olalım derken bırakalım Avrupa standartlarına uymayı, kendi özel ahlaki değerlerimizin dışına hatta bu değerlerin aşırı uçlarının da dışına çıkmaya başladık, artık kimin eli kimin cebinde belli değil anlamak da mümkün değil.


Ne oluyor bu esnafımızın, sanatkârımızın, iş adamımızın, çalışanımızın yani halkımızın büyük bir kesimine ne oluyor ki çağdaş dünyaya ayak uyduramıyor örf ve ananelerimizi milli manevi değerlerimizi unutur. Ahlaki kuralları çiğner, ahilik haftasında dahi bir esnaf, sanatkârlar veya çalışanlar olarak etik kuralların dışına çıkıyor, üç beş kuruş fazla kazanmak uğruna aykırı, fahiş fiyat uyguluyor, sattığımız malın kalitesini düşürüyor, satıcı olarak da bile, bile bunu satıyor ve halkımızın cebiyle, cüzdanıyla, rızkıyla oynuyoruz,
Yazık, çok yazık ki mübarek günleri dahi fırsat bilerek hata üstüne hata yapıyor, helâl kazancın üstüne üç kuruş fazla koymak için bir kısım özelliklerimizi, bizi üstün kılan bazı değerlerimizi unutuyor hatta bile, bile göz ardı ediyoruz. Bazı imalatçılar yanlış yapıyor, hatalı ürün üretiyor ve piyasaya sunuyor, satıcı bu hatalı ürüne vasıta oluyor.


Hatalı ürünün yasal yolunu kapatmak içinde ürünün ambalajına bir ibare yerleştiriyor, kapalı ambalajlı bu ürünü alan vatandaş evinde uyanıyor. Çünkü aldığı ürünü özelikle gıda maddesini ambalajından evinde çıkarıyor, bakıyor ki aldığı ürünün kalitesi istenen düzeyde değil, verdiği paranın karşılığı hiç değil, netice itibariyle olan yine geçimini zor sağlayan vatandaşa oluyor.
Diyelim ki aldığınız ama beğenmediğiniz bu kandırmadan başka hiçbir şey olmayan maddeyi diyelim ki gıda maddesini aldığınız yere getiriyor şuna bir bakın, bu bir kepazelik, bu bir insanı aptal yerine koymak, kandırmak diyorsunuz ve satıcı malın gerçekten kalitesiz olduğunu kabul ediyor. Hatta bende olsam bende itiraz ederdim diyor ama sattığı malı kabullenmiyor, topu taca atarak sorumluluğu imalatçısına atıyor.


Bu şartlarda hangi Avrupa birliği kriterlerinden, hangi uyumdan, hangi çağdaşlıktan ve ahlaki kurallardan bahsedeceğiz, geçelim bunları insan haklarını ve kul hakkını nereye koyacağız ve hakkımızı nerede nasıl arayacağız, efendim şikâyet makamları var oralara başvurun hakkınızı arayın denecekse bu kötü esnafın veya satıcıların imalatçıların ilgililer tarafından denetlenmesi veya adam gibi durması, kaliteli mal satması için halkın mutlaka K-------lanması mı gerekiyor.
Her yanlış yapan satıcının başına bir görevli dikilemez, her mal kontrol edilemez, kötülüklerin hakkından gelinemez deniliyorsa ve şu veya bu nedenle ilgililer, yetkililer denetim görevlerini yapmaz veya yapmak istemezlerse söyleyecek söz yok. Adam gibi adam esnaf, sanatkâr, imal ve imalatçı, iş adamı ve halkı soymaya kalkmayanları bir tarafa ayırıyor, tam tersini yapanları Allaha havale ediyorum sağlıklı ve hoşça kalın


Yazarın Diğer Yazıları