Şiddetin Büyüğü Küçüğü Olur Mu?

Üzülerek yazıyorum ülkemizde zaman içinde her türlü şiddet duracak ama kadına yönelik olan şiddet durmayacak gibi görünüyor, nasıl bir şey anlamak mümkün değil, yasal koruma, cezalar ve çeşitli yaptırımlara rağmen inatla kadına olan şiddet arttıkça artıyor bu şiddet adeta katliama dönüşüyor. Adeta kadın neslini ortadan kaldırmaya niyet etmiş sözde erkek takımı nasıl kıyıyor nasıl bir mantık ve anlayışla hareket ediyor bilinmez elindeki kesici aletle belki de yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşini öldürüyor.


Yıllardır devam eden, önü alınamayan, her geçen gün bitmeyen veya azalmayan şiddet sonucu meydana gelen aile dramları ölümle sonuçlanırken. Ölümle sonuçlanmayan ama aile dramları kadar düşündürücü, ürkütücü, hassasiyetten uzak ve ekmeğini yediği vatandaşını düşünmeden sadece kendi çıkarları uğruna sözde görev yaparak halkı gerçekten inim, inim inleten bir takım kuruluşların yaptığı şiddeti görmezden gelmek mümkün değil.         
Sadece kurum, kuruluşlarda mı görülüyor tabi ki değil, yaşamımızın her alanında küçük veya büyük şiddete rastlamak mümkün ancak şiddet şiddettir, şiddetinde büyüğü, küçüğü olmuyor demek daha doğru olacak çünkü şiddet öldürmese de acıtıyor. İncitiyor, kırıyor, zorda bırakıp günlük yaşamı alt üst ediyor, uygulayanlar ise insafsızca, vicdansızca, garip, gureba demeden sözde görevini yapmanın huzuruyla göbeğini kaşıyarak gülüyor.


Yazıklar olsun şiddetin her türlüsünü uygulayanlara, sözde görev yapıyorum diyerek haksızca hukuksuzca icraat yapanlar. Allahın huzurunda bu yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir insani duygulardan uzaklaşarak hak hukuk tanımam, yarınımı düşünmem bu günümü yaşarım ancak patronuma hizmet ederim diyerek haksızlık, hukuksuzluk, ahlaksızca icraat yapanlara vicdanları körelmiş, önünü görmeyenlere yazıklar olsun.
İnsanların doğal haklarını gasp edenler, vatandaşların günlük hayati ihtiyaçlarını engelleyerek bu kış gününde çoluk, çocuğu soğuktan titretenler, açlıktan kıvrandıranlar bu gün insanlardan değil yarın Allah_ından bulacaktır. Çünkü öbür tarafta zengini, fakiri, bakkalı, fabrikatörü, işçi patron, özelliklede bu gün çoğunluğu şımartan, acımasız, insafsız vicdanlardan uzak tutan para ve oturacak makam koltuğu yoktur.    


Vatandaşı cahil yerine koyanlar, yasal hak ve görevlerini bilmiyor zannedenler, yoksula halin nedir demeyenler, halkın halinden anlamayanlar en küçük fırsatta ezmeye kalkanlar, vatandaşı maddi ve manevi zarara sokanlar ve bu zararı da yasal bir kılıfla kamufle edenler, çalan çırpan hırsızların en iyi günleri bu günler, bu gün ağlatanlar, inletenler yarın Allahın huzurunda hesap verecekler ama öbür taraftan önce çoluk, çocuklarından bulacaklardır.
İnsani, vicdani duygu taşımayanlar, elindeki insanüstü imkânlarla insanları köşeye sıkıştıranlar ben yaptım oldu mantığıyla yazık ki bu halkın üzerine karabasan gibi çökenler, haksız ve suçlu olmalarına rağmen üst tabakadan dahi bir yaptırım uygulanamayanlar bu ülkede halkı oyuncak yaptılar ve oynuyorlar. Hukuki yollar hariç kime derdini anlatsan netice alamıyor soruların ve sorunların cevabını bulamıyorsun.


Yazık ki tek ihtimal kalıyor oda hukuki yollar ancak halkın tek güvencesi olan hukukun yolları maddi gücü olmayanlar için adeta kapalı görünüyor. Ülkeyi her yönden güçlü Türkiye yapmak için çalışan, insanların refah ve huzurunu sağlamak için yeni siyasetler geliştiren ve reformlara imza atarak halkın takdirini toplayan hükümetin habersiz olduğu bir yanlışı, bir eksiği olmalı ki bazı kurum veya kuruluşlar adeta hükümet içinde hükümet görüntüsü veriyor. Bize de sık, sık gelen halkın bu şikâyetlerini belki bir duyan, özelliklede anlayan olur diye yazmak düşüyor sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları