Terör Şiddet Ve Çözüm Süreci

Günümüzde en çok konuşulan, konuşuldukça da artık bıkkınlık veren 3 kelime çözüm süreci ve hemen karşısında terör, şiddet, kan, gözyaşı ve sönen ocaklar, hükümet ne zaman çözüm dese, karşıdan çözümsüzlüğün geldiği günler ve bu günlerin içinde akıl, fikir almaz terörizm ile karşı karşıya kalıyoruz. O nasıl bir şiddet ki adeta ülke adı konmamış bir savaşın içinde ve çözüm arandıkça adeta daha fazlalaşan terör olayları.
Başbakan diyordu ki çözüm için bizim kadar karşı tarafta çözüm noktasında gerekeni yapmalı aksi halde bu meseleyi tek taraflı sonuçlandırmamız mümkün değil derken her şey adeta bıçak gibi kesildi. Süreç rafa kaldırıldı, rafa kaldırılmadıysa da biraz göz ardı edilmişti ki hükümetin karşı taraf dediği yerden( hükümet barış sürecini takipten vazgeçti )feryatları yüksek perdeden dillendirilmeye başlandı.
Şimdi bir tarafta ülkeyi kaosa sürükleyen, yakan yıkan, dur, durak bilmeyen içinde insanların olduğu araçlara Molotof kokteyli atan bir gurup, bir tarafta barış sürecini tanımayan bir gurup bir diğer tarafta üç, beş kişinin gidip geldiği bir adada, sözde barış taraftarı mahkum ve diğer tarafta ülkenin barış, huzur diyen ve şimdi askıya alır gibi görünse de sürecin her şeye rağmen devam edeceğini tekrarlayan hükümet.
Bütün bunların arasında halkın kafası karışık ve sürecin devam edip etmeyeceği veya hangi şartlarda devam edebileceği televizyonlarda tartışma konusu olmaya başladı bir tarafta barış süreci tartışılırken diğer tarafta ülkenin bazı bölgelerinde huzursuzluklar, kanun tanımazlık ne istediğini bilmezlik devam ediyor. Hiç birbiriyle ilgisi, bağı olmayan iki yaka, Hakkari’de gözaltına alınmak istenen bir kişiyi vermemek için polisle çatışan hukuksuzluklar, diğerinde yani Şırnak İdil de yol kesmeler, kimlik kontrolleri ve ne yapılmak isteniyor, şehrin etrafına hendek kazmalar.
Çok açık ki bu meseleyi dışarıdan karıştıran bir parmak var, böyle bir parmak varsa ne istiyor olabilir diye düşünüyorum ve gayet net görünüyor ki Türkiye daima huzursuz kalsın meselesi bitmesin, filan ülkeye bağımlı kalsın, daima müzakereye açık bir ülke olarak o filan ülkenin talimatı Türkiye üzerinde devamlı rol oynasın. Bu şartlarda nasıl işleyeceği, muhatabının kim olduğu belli olmayan bir barış süreci ve karşısında terör tarafı böylesi bir açmazın içindeyken gelelim sınırımıza, sınırda savaş bütün şiddetiyle devam ediyor.
İçeride terör, sınırda savaş, çok net olmayan, güven duyulmayan ülke dostlukları, lafta, sözde müttefikimiz Amerika’dan, Suriye ve İran’dan gelen yüksek dozda sesler, sınırımızdan geçen peşmerge sorunu, sınırımıza yaklaşan dost mu, düşman mı tartışılan terör örgütü Işit, Terörist veya değil tartışmalarında Kobanide  Işit ile çarpışan PYD, Kobani’de Işidi sözde bombalayan ABD uçakları.
Bütün bu olumsuzlukların dışında ülkemiz içinde yaşanan, kimilerine göre her şey tozpembe kimilerine göre ateş pahası olan çarşı, Pazar, zor şartlardaki piyasa, daha da önemli, öncelikli olan Ermenek deki halen yer altından çıkarılamayan 16 kömür işçisi kardeşlerimiz. Yürekleri parçalayan ve halen devam eden hazin hikayeleri, ALLAH'IM çıkarılan kardeşlerimize rahmet eylesin, kabirlerini nurla doldursun yakınlarına sabır versin, tüm acılarını paylaşıyorum.
Ülkemiz gerçekleri ve gelişmeler böyleyken bugün günlerden Salı, mecliste partilerin Salı toplantıları var. Yaşanan bütün olumsuzluklara karşı liderlerden birlik ve beraberlik sözleri bekleniyor ancak ne yazık ki, her zaman olduğu gibi kişisel çekişmeler, karşılıklı hakarete varan sözler, Allah sonumuzu hayra getirsin, inşallah her şey düzelir, önce Allah'a sonrasında devlet ve hükümetimize güvenmemiz gerekiyor sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları