Ülkemizde Neler Oluyor

Her fırsatta söyledik, akşam bir başka gündem maddesi ile yatıyoruz, sabah başka bir gündem maddesiyle uyanıyoruz, pek çok ülke tek bir gündem maddesini bir ay tartışır veya görüşürken biz bir ayda onlarca önemli gündemle karşı karşıyayız derken İstanbul Taksim gezi parkından ağaçların sökülmesine karşı çıkan gençleri televizyon ekranlarında görüyoruz. Neler oluyor ki sorusunu sormaya vakit kalmadan ağaç sökmeye karşı çıkma olayı öyle vahim durum alıyor ki adeta İstanbul sokaklarında savaş çıkıyor.
Başlarda neydi durum, söylentilere göre taksim deki yeşil alan gezi parkı kaldırılacak yerine de AVM - yani alışveriş merkezi yapılacak, duruma önceleri küçük bir gurubun karşı çıkmasına rağmen kısa zamanda gurup büyüyor park dışına taşıyor. Bununla kalmıyor protestolar çevre sokak ve semtlere derken hiç umulmadık bir şekil ve zaman içinde ülke genelindeki pek çok ile yayılıyor.


Adeta ok yaydan çıkmış,  birisi düğmeye basmıştı, ilk görünüşte polis gençlerle kıyasıya kavga ediyor, iyi ama taksim gezi parkının AVM yapılması veya bu parktan birkaç ağacın veya tüm ağaçların sökülmesi (aslında tamamen yanlış ve hatalı). Ancak bir ülkeyi Kaos’a sürüklemeye insanların ölmesine, maddi büyük hasarlar bırakılmasına, vatandaşımızın, polislerimizle karşı karşıya gelmesine değer mi, yeter mi diye düşünüyor insan.
Anlaşılan masum bir istekle veya karşı çıkmakla başlayan olayların zaman içinde değişiklikler gösterdiği, çeşitli mecralara yöneldiği, bir veya birkaç gurup değil, çok çeşitli gurupların olaya değişik düşüncelerle katıldığı sonradan anlaşılmıştır. Olay başlangıç da ki masumane amacının pek fazla dışına çıkarılmış açık söylenmese, figürler kullanılmasa, net görülmese de meselenin siyasileşmiş olduğu, çeşitli bölüntülerin meydana geldiği, bazı fikirlerde birleşilmiş aynı amaca hizmet edilmeye başlanmıştır.


Amaç neydi, amaç bir veya birkaç ağacın sökülmesi veya yeşil alanın ortadan kaldırılıp yerine alışveriş merkezi yapılmasına karşı çıkılmaktı. Ancak amaç birilerine veya bir yerlere duyulan tepkinin haklı veya haksız patlamasına dönüşmüştü. Pekiyi, haklıda olsalar iyimi olmuştu hayır asla hiç iyi olmamıştır çünkü bir veya birkaç gencimiz ölmüş veya yaralanmış maddi hasar ise çok fazlaydı.  
Ne yazık ki yazımı yazdığım saatlerde bazı yerlerde şiddetli olmak üzere maddi hasarında fazla olduğu olaylar cumhurbaşkanının yatıştırıcı açıklamalarına rağmen devam ediyor, öfke haklıda haksızda olsa belli kafalarda hükümete, dolayısıyla başbakana yöneldiği artık çok açıkça ifade ediliyor. Ancak demokratik yollar varken bu türden zor yollara başvurulması veya bu mecraya dönüştürülmesi sonucunda alınacak mesafenin özellikle neticenin bizi bir yerlere benzeteceğini unutmamak lazım, örneklerini birkaç yıl içinde görmüştük.
Birkaç yıldır dünyada, özellikle orta doğuda estirilen sahte bahar rüzgârının esintileri mi acaba diye düşünenleri, bizim içinde düğmeye mi basıldı diye hayıflananları, Başbakan Erdoğan’ın bazı sözlerinin rahatlatıcı olmadığını söyleyenleri. Hükümete ve Başbakana söylenenleri haksız ve yersiz bulanları, tüm yaşananların ülkemize ağır maliyetler getireceğini düşünenleri, bütün bunların yanı sıra son tepkilerin demokratik bir hak olduğunu savunanları, polisi veya karşıdaki muhataplarına gelen eleştiri veya takdiri gördük ve dinledik.


Söylenmesi tartışılır ancak ülkemizde bir tepkinin oluşabileceğini ama tepkinin amacını aşarak tehlikeli boyutlara gelebileceğini de gördük, umarız artık haklar demokratik çerçevelerde veya demokratik sınırlar içinde aranır, bu güzel ülkemiz siyasi rantlar veya bazı şeyler uğruna feda edilmez, kötü neticeler alınacak uygulamalar yoluyla bilinmezlere sürüklenmez ve daha önemli olan dost düşman ülkelerin sözde yorumlarıyla bir daha karşılaşmaz. Büyük ülkemiz örnekleri görüldüğü gibi yemek ve hazmetmek için hazır bekleyen ülkelere yem olmaz sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları