Ulusal Güvenliği Koruma Hakkı

Çok ciddi olayların yaşandığı önemli ve tehlikeli günler yaşıyoruz, sınırlarımızdaki gerginlik her geçen gün biraz daha artıyor, yazımı yazmaya başladığım bu saatlerde sınırımızda sakinlik söz konusu olsa da Işid militanları Kobani yerleşkesini ele geçirmek için top atışlarıyla burayı vurmaya devam ediyorlar. İçlerinde PKK’nın militanlarını da barındıran peşmerge güçleri Işid ile çarpışmaları aralıksız devam ederken Işid’in elinde bulunan ve içinde militanlarının mevcut olduğu birkaç köyü geri alıyorlar.
Sınırımıza yakın yerlerde şiddetli çarpışmalar devam ederken hükümetimizin gündeminde çok önemli iki konu var, HDP’nin tamamen kapılarını kapattığı ancak CHP ve MHP’nin temkinli yaklaştığı iki Ekimde meclise getirilecek Suriye ve ırak tezkeresi ile güvenli hat görüşmeleri için yoğun bir mesai harcanıyor. Güvenli hat için koalisyon içinde olan devletlerle tartışılması devam edecek gibi görülüyor çünkü güvenli bölgede koalisyona katılan ülkelerin askerlerinin bulunması gerekiyor. Bu arada yaklaşık 15 bin askerimizin sınırlarımız boyunda görev alması söz konusu.
Görülüyor ki ülkemiz yeni bir maceranın eşiğinde ve 49 konsolosluk elemanlarının ülkemize dönmesi sonrası terörist olarak nitelendirilen Işid’e karşı oluşturulan koalisyonda yerini alacak ve bu örgüte karşı mücadele vereceği anlaşılıyor. Ülkemizin ulusal güvenliğini koruma hakkı var ve gereken yapılacak, umarız fazla maddi ve manevi zayiat verilmeden, hatta hiçbir kayıp verilmeden bu badireyi atlatırız.
Ne yazık ki ülkemiz sadece dışarıda mücadele vermiyor ve vermeyecek içimizdeki terörün şiddetinin boyutları barış sürecine rağmen anlaşılmaz bir şekilde yükseliyor gün geçtikçe de anlaşılmaz olaylara şahit oluyoruz, büyük şehirlerde süreci zayıflatma çabaları çok bariz bir şekilde görülüyor. Üzüntümüz sonsuz ki daha birkaç gün evvel yine 3 şehidimiz vardı, insan mantığının alamayacağı bir barış politikası içinde yükselen bir terör ve terörist davranışı ile karşı karşıyayız.
İlginçtir ve gariptir sizin hükümet, bizim toprak gibi kime, neye hizmet edildiği anlaşılmayan konuşma ve tartışmalara şahit oluyoruz, içinde yaşadığı toprakları bölmeye veya bölüşmeye kalkışmanın, şayet niyet bu değilse bile ne istendiği hala anlaşılamayan kanlı bir mücadelenin nerede nasıl sonuçlanacağı hala anlaşılamamaktadır. Şu duruma bir bakın dışarıda bir takım güçlerin kontrolündeki militanlara mücadele vermeye hazırlanan ve huzursuzluk yaşayan ülkemiz, içeride de bu ülkenin her türlü nimetinden faydalananlar ile de mücadele vermek için zor günler yaşıyor.   
 ZOR GÜNLERLE GELEN ZAMLAR
İşte bu kadar basit, enerji bakanı her ne kadar doların yükselmesi nedeniyle zamların zorunlu olduğunu söylese de gerçek sebebin veya dolaylı sebebin içinde bulunduğumuz hareketliliğin getirdiği zorunluluktur. Ekim, Kasım, Aralık zam ayı diyor bakan ve elektriğe, doğal gaza bu aylarda yüzde 9 zam yapılacağını söylüyor, pekiyi bu yüzde 9 luk zammın elektrikte ve doğal gazda sınırlı kalacağını mı düşüneceğiz tabi ki değil, bu zam elektrik ve doğal gaza bağımlı her şeye yepyeni zamlar olarak yansıyacaktır.
Allah aşkına açıklamaya bakın 3 ay adı söz konusu edilerek zamdan bahsediliyor, sanki üç ay sonra zamları geri alacaklar. Bir buçuk milyonu aşkın Suriyeli misafirlerimizin (hiç itirazım yok) masrafını hiç Tereddüt etmeden sineye çeken devletimiz eğer zam sadece üç aylıksa bu riski de milleti adına göze alarak halkını mutlu etseydi diye düşünüyor sağlıklı günler diliyorum.


Yazarın Diğer Yazıları