Yağı Olan Ekmeğin İki Tarafına Sürermiş

Bir evvelki yazımda mübarek ramazan ayının gelmesiyle büyük, küçük özellikle de gıda maddesi satanlar oruç ayını fırsat bilerek arifeden önce etiketlerini değiştirerek fiyatlarda ramazan ayarlaması yaptıklarını, bunun sade fakir fukaraya değil, topluma karşı yapılan bir haksızlık olduğunu adının da fırsatçılık olduğunu yazmıştım.
Yazımın sonlarında televizyonlardaki yemek programlarına ve aldatıcı yanıltıcı özendirici reklamlara da değinmiş bunların doğru olmadığını köşeme taşıyacağımı da belirtmiştim televizyonlarda her gün var olan bu yemek programları ne hikmetse mübarek ayda daha da yoğunlaşıyor bol, bol etin kullanıldığı yemeklerin tarifi veriliyor. Hatta görsel olarak da yemekler yapılıyor, yani tabiri caizse oruçlar sündürülüyor               
Bırakın normal imkânlara sahip insanların oruçlarının neredeyse sakatlanma durumuna gelmesini o kilolarca eti senede bir defa bile göremeyen ama hasbelkader bir televizyonu olan fakir fukaranın o görüntüleri seyrederken ne kadar etkilendiğini doğrusu düşünmek bile istemiyorum.
Bir buçuk kilo bonfile et, üç yüz gram patates, yarım kilo domates dört yüz gram mantar, üç yüz gram tereyağı, dereotu vesaire yanı sıra meşrubatlar meyve, iki çeşit tatlı eşliğinde çeşidi bol iftar sofrası. 1 buçuk kilo etle bu yemeği ülkede kaç babayiğit yaparak sofraya koyacak anlamak mümkün değil.
Fukara edebiyatı yapmıyorum, kimsede bu böyle değil diyemez, bundan etkilenecek olan televizyonunu kapatsın izlemesin diyerek kolaycılık yapmayalım, bu ülkemiz gerçeği göz ardı edilmesin ama ülkemizde yağ sürecek dahi ekmeği olmayanların karşısında işte buna yağı çok olan ekmeğinin iki tarafına da sürermiş derler.
Şu reklamlar yok mu, bunları radyo televizyon üst kurulu hiç görmez, dinlemez, takibini yapmaz mı, yapmıyorsa acaba ne yapıyor, reklamları dikkatlice izler ve sonucunu takip ederseniz sadece yönlendirici, özendirici olduğunu görürsünüz ama netice alınamaz yani ifade edildiği gibi olmadığı sonucuna varırsınız.
Reklamların hepsinin de olumsuz olduğunu söylemek istemiyorum, gerçekten verilenlerin alındığı aklı başında reklamlar vardır, ne söylediyse doğrudur, sözünün arkasındadır, asla sadece reklam olsun diye yapılmamıştır, reklamından sonra giderseniz gerçekliğini görür reklamın doğruluğuna şahit olursunuz.
Şimdi reklamların pek çoğu reklamlıktan çıktı adeta birer kısa roman hatta farkındasınız dizi veya film arasında reklam izlerdik şimdi ise reklam arasında film ve diziler izliyoruz yani her şeyin ters döndüğü gibi buda tersine işliyor, zaten günümüzde tersine işlemeyen ne var ki.
Çimlere basılmaz diye bir kaidemiz var özellikle basarız, duvar dibine iş__..mez denir iş_..riz, girilmez yazsa daha da merak eder gireriz, köylü milletin efendisidir deriz başı şapkalı, ayağı çamurluysa dikkate bile almayız.
Bunlarla da bitmez seçimlerde vekilimiz diye göndeririz sonra kendilerini başvekil olarak görürler bizi görmezler, seçilirken halka hizmet hakka hizmettir derler hizmeti başka yere yaparlar, siz söyleyin biz yapalım derler ama neticede ben yaptım oldu derler, başka fikir kabul etmezler.
Her gün emrinizde olacağız derler, seçim sonrası daha göremezsiniz, küçücük bir ricanız olur size döner bir masal okurlar sanırlar ki kandırdılar, halkımıza faydası olmayan büyük işler yapmaya kalkarlar ama mahallenin pisliğinden haberleri olmaz. Halkımıza hizmet ediyoruz diyen bazı birimlerden şu ağaçları budayın pencerelerden içeri giriyor eve böcek doluyor dersiniz hiç umursamazlar çünkü onlar için vatandaş kim ola ki, ricadan kim ne anlar.
Netice itibariyle her şey tersine işliyor, öylesine tersine işliyor ki, layık olanlar dışarıda olmayanlar içeride, bilenler boşta, bilmeyenler masa başında, birde her şeyi bilirim diye haktan hukuktan bahsederek her konuda ahkam kesenler yok mu çıldırmak içten değil sağlıklı hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları