Yazamamak Çok Kötü

Yıllardır yazıyorsan, yazma işini artık bir yaşam tarzı kabul ediyor bir gün mutat yazını yazmak üzere masaya oturup elin klavyeye gidiyor, tuşlara dokunuyor ve bilgisayarınız açılmıyor, ben arızalıyım diyorsa işte o gün benim için yandığım gündür. Baktım açılmıyor ne varsa emeklide var dedim ve yıllar önce emekliye ayırdığım bilgisayarıma geçtim ama ne çare, her şeyden ses geliyor benim emekliden ses gelmiyor, İşte bu nedenle de tam iki haftadır siz değerli okuyucularıma ulaşamıyorum.
Arızaydı, ustaydı, tamir bedeli derken şükürler olsun ki bu gün siz okuyucularımla tekrar buluşmanın büyük mutluluğunu taşıyorum, okuyucularımla fikirlerimizi ve düşüncelerimizi paylaşamadığım, yazamadığım zaman diliminde neler oldu diye geriye dönüp bir baktım ki neler oldu neler diye düşündüm. Mesela mübarek kurban bayramını akabinde milli bayramı kutladık, sevinelim, şükredelim derken üzüldük.
Ne hikmettir, hata kimindir bilinmez hiçbir şeyi tadını ala, ala, zevkini çıkararak yapamıyor o güzelim milli ve kutsal günleri ağzımızın tadıyla kutlayamıyoruz, mutlaka ya siyasi, ya da sosyal bir olayla karşı karşıya kalıyor işi sulandırıyor ve her şeyin tadını kaçırıyoruz. Bizim siyasilerimiz kendilerini halktan tamamen soyutlamışlar gibi sadece partilerinin ve kendileri adına hesaplarına geleni yaparlarken bu uygulamanın halkımıza maddi, manevi açıdan kaça patlayacağını, ne getireceğini, ne götüreceğini hiç düşünmüyorlar.
Dönüp terör olaylarına bakacak olursak yazık ki üzüntümüz devam ediyor yuvalar yıkılıyor anaların gözyaşları kurumuyor, çocuklar babasız, genç kadınlar eşsiz, kalıyorlar yani ülkem her geçen gün teröre ağır bir bedel ödüyor, şehidimizin gelmediği gün olmuyor gençlerimiz vatan uğruna göğüslerini siper ediyorlar. Geçtiğimiz haftanın son günlerini hatırlayınız bizi yasa boğan bir olay yaşadık ve sebebi ne olursa olsun 17 subay astsubay ve erlerimizi şehit verdik, hem de çok önemli bir günde yani 10 Kasımda.
10 Kasım dedikte, evet (milletim beni istediği yere gömsün, yeter ki beni unutmasın) diyen o büyük kurtarıcı ve önderimizi Mustafa Kemal Atatürk ü ölüm yıldönümünde andık, yine bir defa daha gönülden bağlılığımızı tekrarladık, asla unutmadığımızı, unutmayacağımızı bir kez daha tekrarladık, onu özlediğimizi haykırdık, ruhu şad olsun.
Ülkemizin gündemindeki önemli konular yazmakla biter mi? Mesela rahmetle andığımız bir zamanların süper başbakanı ve cumhurbaşkanını rahmetli Turgut Özal ı kabrinde rahatsız ettik, yıllar sonra aklımız başımıza gelmiş olmalı ki, kime ne ve nasıl faydası veya zararı olacaksa Özal'ın neden niçin öldüğünü araştırmaya başladık. Kabrinden çıkardık ve tekrar geriye koyduk, şimdi neticesini bekliyoruz.
Türkiye gündeminde konular biter mi, 18 yaşında seçme hakkı verilen gençlerimize seçilme hakkı vermek üzere hareket halindeyiz. Kimileri evet derken, kimileri de hayırcı, mademki seçme hakkı var seçilme hakkı da olsun diyenlerin karşısında ehliyet vermediğin bir insana adı üstünde kanı deli olan henüz lise öğrencisine nasıl seçilme hakkı verirsiniz diyenler var bununla da bitmiyor. 18 yaş meselesi bu hükümetin gençliğe göz kırpması diyenlerde var ve böyle düşünenler çoğunlukta                 
İstediğin kadar yaz ve yorum yap gündemdeki konular bitmez, tükenmez, unuttu sanmayın ama artık önemli olmasına rağmen gına getirdiği için sona bıraktım, Suriye ve bu ülkedeki iç savaş. Hani Arap baharı deniyor ya, bu bahar değil orta doğuya tam dondurucu kış oldu ve bu kış rüzgârları son hızıyla esmeye devam ediyor. Bir günde yüzlerce Suriyelinin akın ettiği ülkemizde yüz binleri geçen rakamlar hangi rakama dayanacak belli değil, belli olan bir şey varsa oda ülkemizin bu misafirperverliğine akıtılan paranın esintileri halkımızın da şu kış günü cebini serinletiyor.
Daha neler ve neler, bunları da bir sonraya bırakalım, gündeme çok, çok daha önemli konu ve konular düşmezse devam ederiz hoşça ve sağlıkla kalın.


Yazarın Diğer Yazıları