Makro düzeyde bağırıp, çığıran, mikrofonları silip süpüren Bahçeli'ye karşı; mikro düzeyde tepkiler veren BDP beni şaşırtıyor…
Erdoğan'ın bunca samimiyetine, çabasına ve telkinlerine, nankör ötesi cevabıyla Selahaddin Demirtaş'ı hatırlarsınız herhalde “Et tırnak değiliz.” Fakat yine aynı şahıs faşist hitler coşkusundaki Bahçeli'ye pek bi nazik! “Bahçe olsun, olsun da Isparta gülü de olsun, Hakkari'nin bilmem ne çiçeği de olsun” falan falan… Eşbaşkanlar da aynı nezakette… Hatta hiç bu kadar kibarlaşabildiklerini bilmiyordum…
Bu “Pax Americana” sempatizanlığından hiç hoşlanmadım. Bahçeli'den tırstıklarından değil elbet bu sempati. Aşık atışması tadındaki diyaloglarına bakıyorum da geçmişten, Öcalan kaynaklı belki de Bahçeli'ye minnet duyuyor olabilirler. Yine de tahminlerim yüzeysel kalabilir tabii… Kimbilir belki de hararetli bir tahrik her zaman işe yarar… Fırsattan istifade “Vatan, millet şehit” ayağına, “Erdoğan'ı itibarsızlaştırma” söylemleriyle Bahçeli, BDP'nin bilinç altını rahatlatıyor olmalı… Yani BDP'nin dış unsurlarca hep sıcak tutulan ekmeğine yağ sürüyor erim erim…Fakat sayın Bahçeli, bir türlü algılayamadığınız husus; modern demokrasi üslubu… Pozitif ya da negatif yönde olsanız da bir eylem adamı olmanın üslubu artık nezaket ve sessizliktir. Bugün dünyanın koğuş ağası geçinen İsrail liderlerinde bile sizin üslubunuz yok. Ya da, kronik maraziyet Fransa liderlerinde… Eee tabi sizin yapacak bir şeyiniz olmayınca geriye bağırmak kalıyor!.. “Vatan, millet, Sakarya”.. Eee siz ne yaptınız sayın Bahçeli bugüne kadar bu memleket adına. Hayır ben bir şey göremiyorum da… Hani birileri gözümün içine sokarsa belki ikna olurum… Sıfır eylem, bol bağırma… Ahmet Türk bile süper formüle etti sizleri… “Olmuş olaylardan beslenmek” Yani tam da, Wekeleks belgelerince vurgulanan bizdeki muhalefetin tanımı “Bir avuç gürültücüler güruhu”… Hayır yani bu adama, menajer tipli bir adam yahut danışman da mı telkin vermiyor “Lütfen sayın Bahçeli daha sakin daha nazik…”
Ve yine anlayamadığınız şey Sayın Bahçeli, Erdoğan'ı böyle itibarsızlaştıramazsınız. Zira İngiliz yazarın şu dehasal ve evrensel sözünü idrak edebilmeniz tek dileğim “Hakiki itibar asla mevki yoluyla kazanılmaz ve asla payeler geri alındığında kaybedilmez.”
Ve sizin onurlarını rencide ettiğiniz Âkil insanlara gelince; hepsini kutsuyor ve önemsiyorum! Allah'tan cesur yüreklerine, açıklık ve tesiriyat diliyorum. Onlar Necip Fazılca “arkalarına bakmadan ben varım” diyebilen asil insanlar! Hülya Avşar gibi önceden laga luga yapıp “Yok ben Kürd'üm, en âkil olmaya ben layığım” deyip, sonra da yan çizmek değildir onlarınki… Eylem adamı oldular, birer nefer oldular hepsi.. Hülya Avşar gibi Acun Ilıcalı mesaileri, tatili, denizi, tenis kortlarını öksüz bırakamama mealindeki “Ben her zaman akil insan olmayı isterim, bir aylığına değil” cevabına inat bu hizmete zaman ayırıyor bu insanlar. Onlara dil uzatanları Allah'a havale ediyorum…
