DOLAR
39,66
EURO
45,97
STERLİN
54,11
GRAM
4.258,70
ÇEYREK
6.991,69
YARIM ALTIN
13.984,39
CUMHURİYET ALTINI
27.838,88

Sirenler Çalmadan Önce

Değişen dünya düzeni, yanı başımızda yankılanan savaşlar ve artan jeopolitik gerilimler, bizlere rahat koltuklarımızda unuttuğumuz bir gerçeği fısıldıyor: Hazırlıklı olmak bir lüks değil, hayati bir zorunluluktur. Artık o kayıtsız "bize bir şey olmaz” cümlesini kurma lüksümüz kalmadı. Bu noktada sorumluluk tek bir adrese ait değil; bireyden başlayıp yerel yönetimlerle güçlenen ve devletle bütünleşen bir dayanıklılık zinciri olarak hepimizin omuzlarında.

Her şey, kendi evimizin sessizliğinde, ailemizle birlikte atacağımız küçük bir adımla başlar. Olası bir krizin ilk 72 saati kader anıdır. Bu kritik saatlerde devletin ve belediyelerin kısıtlı kaynakları en acil yardıma muhtaç olanlara yönelecektir. İşte bu yüzden bizim bireysel hazırlığımız, aslında bir başkasının hayatını kurtaracak o en değerli zamanı yaratır. Evimizin bir köşesinde sessizce bekleyen bir "acil durum çantası", o an geldiğinde en büyük güvencemiz olabilir. İçinde birkaç günlük su, bozulmayan gıdalar, pilli bir radyo, bir el feneri ve temel ilaçların bulunduğu bu basit çanta, kaosun ortasında ailemizin can simidi olacaktır.

Bireysel hazırlığın bu ilk adımı, daha büyük bir zincirin sadece ilk halkasıdır. Zincirin en kritik halkasını ise kriz anında ilk kapısını çalacağımız belediyeler oluşturur. Onların görevi, su gibi temel hizmetlerin devamlılığını sağlamanın ötesinde, ihmal ettiğimiz o korunaklı alanları yeniden hayata döndürmektir. Konya merkez ve ilçelerindeki tüm ev ve iş yerlerinin bodrumları, atmaya kıyamadığımız eşyaların deposu olmaktan çıkıp potansiyel birer sığınak haline gelmelidir. Belediyeler, imar planlarında sığınak veya ortak alan olarak belirlenmiş yerlerin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını ivedilikle denetlemeli, mülk sahiplerini uyararak bu alanların aslına uygun hale getirilmesini sağlamalıdır.

Bu konuda umut veren örneklere de sahibiz. Özellikle Konya belediyeciliğinin son yıllardaki afet bölgelerinde gösterdiği fedakârlık, paha biçilmez bir tecrübe biriktirdiğini gösteriyor. Bu tecrübenin şimdi AFAD iş birliğiyle tüm halkımıza yayılması, hayatta kalma bilincinin her eve girmesi gerekiyor. Bu bilinç, ancak somut adımlarla yeşerir. Tıpkı son yıllarda AB ülkelerinin 7'den 77'ye tüm halkına verdiği eğitimler gibi, biz de harekete geçmeliyiz. Görsel ve yazılı basın sürekli bir eğitim aracına dönüştürülmeli, evlere bilgilendirici broşürler dağıtılmalı, gönüllü ve zorunlu eğitimlerle halkımıza olası bir tehlike anında nasıl davranacağı öğretilmelidir.

Sivil savunma, tozlu raflardaki bir yönetmelik değil, her an kapımızı çalabilecek bir krize karşı hayata tutunma irademizin adıdır. Geleceğin ne getireceğini bilemeyiz ama ona nasıl karşılık vereceğimizi bugünden seçebiliriz.

Sirenler çalmadan önce harekete geçme zamanı, şimdidir.


 

Yazarın Diğer Yazıları