Hz. Mevlânâ’yı Anlamak

 

Mevlana'yı Anlamak

Sevgi ve hoşgörü kavramlarını öyle güzel anlatır ki insanın sadece aklına değil ruhuna da dokunur. Günümüzde halen barışın ve kardeşliğin sembolüdür. Yaratılanı yaradandan ötürü sevmeği öğretir. Hiçbir şeyi inkar etmez ama herşeyi bütünleştirir.

Mevlana Allah'a kulluk etmeye çokça vurgu yapar çünkü İslâmiyette en yüksek mertebe kulluk mertebesidir. Kulluğu anlayabilmek için önce hiçliği anlayabilmek gerekiyor diye düşünüyorum.

"Herkes yokluktan korkar. İşte bütün alem bu yüzden yol sapıtmıştır. Halbuki yokluk asıl sığınılacak yerdir.”

Hz. Mevlana'nın 750. Vuslat yıl dönümü anma törenleri 7 Aralık itibariyle başladı. Anma törenleri çeşitli etkinlikler, sema gösterileri, konferanslar ve yönetimin katılımıyla gerçekleşiyor. Bu hafta da büyük bir yoğunluk yaşanmaya başladı Mevlana Müzesi yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor.

 

2008 yılından bu yana UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde yer alan Mevlevî Sema Törenleri, Hazreti Mevlânâ'nın daha doğru anlaşılması ve anlatılması maksadıyla her yıl 07-17 Aralık tarihleri arasında "Hazreti Mevlânâ'nın Uluslararası Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri” (Şeb-i Arûs) kapsamında düzenleniyor.

Düzenlenen bu törenlerin asıl amacı, Pirimizi yakından tanımak ve tanıtmak. Artık günümüzde dünyanın dört bir yanına namı duyulan, sevilen ve mesnevisi okunan büyük ilim insanı.

Mevlana'nın asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerden. "Efendimiz” anlamına gelen Mevlana ismi Konya'da ders okutmaya basladığı tarihlerde konulmuş. Bu ismi ilk Sems-i Tebrizi ve o dönemde Mevlana'yı sevenler kullanmış, sonrasında adı yerine kullanılan br sembole dönüşmüş. Rumi ise Anadolu demek. Geçmişte Konya Diyar-i Rumi yani Anadolu ülkesinin vilayeti olarak anılıyordu. Ömrünün büyük bir kısmını burada geçiren türbesi hala burada olan Mevlana'nın Rumi olarak çağırılması da buradan gelmekte.

 

Rumi, müziğin, şiirin ve dansın Allah'a ulaşmanın bir yolu olarak kullanılmasına tutkuyla inanıyordu. Rumi'ye göre müzik, adananların tüm varlıklarını ilahi olana odaklamalarına ve bunu o kadar yoğun bir şekilde yapmalarına yardımcı oldu ki, ruh hem yok edildi hem de yeniden dirildi. Dönen Dervişlerin pratiğinin ritüel bir biçime dönüşmesi bu fikirlerden oldu. Onun öğretileri, oğlu Sultan Veled'in tertip ettiği Mevlevilik tarikatının temeli oldu. Rumi, Sema'yı müzik dinleyerek ve kutsal dansı çevirerek veya yaparak teşvik etti. Mevlevi geleneğinde semā; akıl ve sevgi yoluyla Kusursuz Olan'a yapılan mistik bir yükseliş yolculuğunu temsil eder. Arayış bu yolculukta sembolik olarak hakikate yönelir, aşkla büyür, egoyu terk eder, hakikati bulur ve Kusursuz'a ulaşır. Arayış bu manevi yolculuktan daha büyük bir olgunlukla, inanç, ırk, sınıf ve millet ayrımı yapmaksızın tüm yaradılışı sevmek ve hizmet etmek üzere döner.


Yazarın Diğer Yazıları