DOLAR
41,44
EURO
48,97
STERLİN
56,69
GRAM
5.002,78
ÇEYREK
8.225,20
YARIM ALTIN
16.413,40
CUMHURİYET ALTINI
32.667,69

Olmaklık Üzerine Bir Aynadan

 

Bazen kendime şu soruyu soruyorum: İnsan, içindeki suskun kişiyi mi yaşar yoksa

kalabalıklara oynayan sûretini mi?

Bir aynaya bakıyordum geçen gün. Aynanın arkasına geçip bakmak geldi içimden.

Görüntünün kaynağını, yansımanın kendisini değil de onun beslendiği karanlık arka

duvarı görmek istedim. Fakat aynanın arkası cam, sır, gümüş… İçinde kendini gösterir

ama kendi hiçbir şey göstermez. Biz de öyle değil miyiz? Olmak istediğimiz insanı o

kadar titizlikle cilalıyoruz ki, asıl kendimiz bir kenarda pas tutmuş bekliyoruz.

Kimi zaman kendimize bile açıklayamadığımız bir tiyatro oynuyoruz. Rolümüz hazır,

kostümümüz seçilmiş. Ama perde kapandığında sahnede kalan o kırık sandalye gibi

hissediyoruz kendimizi. Çünkü hep bir eksik var. Hep bir "olamadım” cümlesi

geziniyor içimizde.

Olmak istediğimiz kişi büründüğümüz bu karakter, biçilmiş rollerden değil midir? Hiç

sorulmadı değil mi, "Kim olmak istiyorsun?” Kendimiz olmak istiyor muyuz? Bunlar

sorulmadı ve kendimiz olmaya bile fırsat sunulmadı. Çünkü biliyoruz ki aynadaki biz,

biz değiliz ve biz olursak aforoz ediliriz. Başkalaşmak, farklı olmak, kendimiz olmak…

Bunların düşüncesi iyi bile gelse cesaretimiz yoktur. Neden mi? Sürü mantığı… Olur

da toplumdan farklı görünürsem, kendim olursam, olmak istediğim gibi davranırsam el

âlem ne der?

Ah o kahrolasıca el âlem putu… Sahi biz hangi yaratıcıya tapıyoruz? Sözüm ona

Müslümanım, tabii ki Allah inancına… mı yoksa el âlem tanrısına mı? Bizim yaratıcımız

kim? Yaradanı sevdiğimizi, onun istediği gibi yaşadığımızı söylüyoruz ama dilde;

amelde el âlem tanrısına göre davranıyoruz. El âlem putuna tapmayı bırakmadığımız

sürece gerçek yaratıcıya ulaşamayız.

Şimdi burada sana bir sır vereyim, dostum: İnsan, kendine en çok yalan söylediği

yerde başlar çözülmeye. Çünkü olmak istediğiyle olduğu arasındaki mesafe açıldıkça,

aynada gördüğü yüz bulanıklaşır. Ne sen onu tam tanıyabilirsin, ne o seni.İtiraf etmek mi zor, göstermek mi? Aslında en zoru: bilmediğini bilmek. Yani "Ben

kimim?” sorusuna her gün başka bir cevap verip, hepsinin yalan olduğunu fark etmek.

Çünkü hiçbir cevabın seni tam tanımlamadığını gördüğünde, işte o zaman asıl seni

görmeye başlıyorsun.

Olmak, bir iddiadır. Ama olduğun kişi, bir izdir. Ve izler yalan söylemez.

Şimdi sor: Seni en çok kim kandırdı? Cevabı çok uzaklarda arama. Aynadaki gözlerden

başla.

 


Yazarın Diğer Yazıları