Temizlik nedir diye sorsam sizlere nasıl cevap verirsiniz? Eminim sayamayacağım kadar cevaplar alırım.
Peki temizliği sever misiniz diye sorsam! Hepimiz temizliği severiz değil mi? Evet dediğinizi duyar gibiyim.
Temizlikle beraber ne hissediyoruz! Bir huzur, bir ferahlık mı? Temizlik evimize mi iyi geliyor yoksa ruhumuza mı?
Şöyle başlamak isterim sözlerime.
Temizlik hayatımızın her anında vardır ve var olmaya devam edecektir. Bazen ofisimizde, bazen evimizde, aracımızda…
Efendimiz'in de dediği gibi temizlik imanın yarısıdır.
Peki ya iç dünyamızın, ruhumuzun, zihnimizin temizliği? Onları da tıpkı evimizi temizlediğimiz gibi bir çırpıda temizleyebiliyor muyuz?
Hangimiz burayı temizlemeyi düşünüp aralamaya cesaret edebildi paslı düşüncelerimizin kapılarını!
Tozlu ruhumuzun düşünce ağlarını temizlemek istedik mi?
Yaz, kış, bahar, bayram temizliği diye sayamayacağımız kadar temizlik yapmak için sebeplerimiz var.
İç dünyamızın temizliği için sebep aramak geldi mi aklımıza?
Hani evimizin her köşesi pislik içindedir de nereden başlayacağımızı bilemeyiz,
hangi yana dönsek iş doludur ama ne olursa olsun başlamak gerekir bir yerden deriz ya,
hani işte başlamamız gerekir içimizin tozlu taraflarından, bize ağırlık yapan, yoran duygulardan.
Bilirsiniz çoğumuz kıyamayız boşalan yoğurt kaplarını atmaya. Bahanemiz bile hazırdır: bir gün lazım olur…
Hayatımıza aldığımız çoğu insan da böyle değil midir? Canımız yansa da kaybetmekten korktuğumuz.
Affedemediğimiz insanlardan arındırmak, çitilemek, bolca porçöz dökmek gerekir tıkanık duygularımıza.
Ama bu sefer korkmadan, acıları üzüntüleri sahiplenmeden, benimsemeden bu kadar tüm olumsuzlukları.
Sonbahar kendine ağırlık veren eskimiş yapraklarını bir çırpıda nasıl döküyorsa biz de köklerimizin daha güçlü,
duygularımızın, benliğimizin daha farkına vararak dökmemiz gerekir üzerimizde tüm affedemediklerimizi, kaderleri,
atalarımızdan bize geçen tüm olumsuzlukları, acıları, kaçtığımız her ne varsa…
Bugün bir milat olsun bizim için. Haydi aralayalım hiç düşünmeden kalbimizin gıcırtılı kapısını.
Affedelim içimizde kim varsa, affedelim geçmişimizi, affedelim bir türlü çıkamadığımız geçmişimiz ve oldurmak için çabaladığımız bizi, kendimizi, tüm halının altına süpürdüğümüz suçluluk duygularını silkeleyelim.
Zihnimizde tuttuğumuz, söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz her ne varsa baza altına sıkıştırdığımız duygularımızı,
dilimizde şişmiş ama bir türlü çıkaramadığımız sözcüklerimizi, elalem ne der diye kendimiz olamadığımız kalıplarımızı,
atın hepsini, nefes alsın, arınsın tüm benliğimiz.
Lazım olacak diye bir kenarda kaderine terk ettiğimiz yoğurt kaplarını, zayıflayınca giyerim dediğiniz kıyafetleri,
işi düşünce enerjinizi sömürenlerin numarasını atın gitsin. Bırakın özgürleşsin içinizdeki çocuk.
Ee ne demişler! Güneş girmeyen eve doktor girermiş. İçimizin kapılarını açalım, girsin güneşimiz,
bahar bayram olsun ruhumuz. Derin bir nefes alın ve foşur foşur içinizdeki sizi temizleyin, yeni bir siz var edin, yeniden doğmasına izin verdiğiniz güneş ile sizi inciten pencereleri kapatın.