Sessiz Kalabalıklar: Modern Hayatta Yalnızlık
Demokrasi Karanlıkta Ölür
Boykot, farz-ı ayndır
Sessiz Tanık / Saatli Cami
KENDİMİZİ HESABA ÇEKELİM
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
HZ. Peygamberimizin İletişim Modeli Ve Teknoloji Bağımlılığından Nebevi Kurtuluş
FİLLER TEPİŞTİ, ÇİMLER EZİLDİ.
Bilimin Kalbi Konya
ZALİMİN GÜCÜNE BAKILMAKSIZIN KARŞI KONULMALIDIR
Carry Trade gibi yöntemlerle gelen sıcak para girişleri felakettir
İç sahada alınan net galibiyet
Kimlik Değiştiren Konyaspor
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Bağırarak suç bastırmak
ERİNMEDEN
BASIN DİLİ
Bir dönüp baktık mı geçen ömrümüze; küflenmiş ilişkilerimize, unuttuğumuz insanlığımıza? Geçip giden hayallerimize, bir türlü ulaşamadığımız mutluluklarımıza? Modern dünyanın kalabalık ruhları içinde, aslında hep yalnızlıklarımızdan söz eder olduk değil mi? Onca insan, onca bina, hep bir eksik dostluk, hep yarım kalmış sevgiler…
Nerede hata yaptık? Biz olmayı unuttuğumuzdan beri, nefes almanın şükrünü eda etmeyi bıraktığımızdan bu yana hep bir şikâyet, hep insanların yalanlarından, dolanlarından bahseder olduk. Ama peki ya biz? Aynada kendimize dönüp baktık mı hiç? "Bizim sevgi dolu kalplerimiz, duygularımız, insanlığımız ne zaman yüksek binalara teslim oldu?” diye sorduk mu?
Artık gözlerimizin içine bakarak dostlarımızı kalpten dinlemeyi unuttuk. Herkes bir "ücretsiz psikolog” arıyor; dinlensin, ama karşısındakine derman olmak için değil, sadece kendi solmuş ruhunu kusmak için.
Modern Hayatın Yalnızlığı
Bugünün en büyük çelişkisi şudur: İnsanlar kalabalıklaştıkça yalnızlaşıyor. Sosyal medya bildirimleri, sürekli akan mesajlar, bitmeyen iş toplantıları… Hepsi, aslında içimizdeki büyük sessizliği örten birer maskeden ibaret.
Bir kafede oturan dört kişi düşünün; herkesin eli telefonunda, herkes başka hayatlara merak kesilmiş, ama birbirine yabancı. Biri yanındakine dönüp "Gerçekten nasılsın?” dese, belki o an yalnızlık perdesi kalkacak. Ama o soru sorulmuyor. Çünkü modern hayatta zamanımız var ama vakit ayırmayı unuttuk.
Küçük Bir Anekdot
Geçenlerde yaşlı bir amca ile sohbet ettim. Bana şu sözü söyledi, hâlâ kulaklarımda çınlıyor:
"Evladım, bizim gençliğimizde yalnızlık, köyün ucunda kimsenin gitmediği bir ev gibiydi. Şimdi görüyorum ki şehirlerin ortasında milyonlarca pencereli yalnızlık evleri yapılmış.” — (Mehmet Emin, 78 yaşında, emekli öğretmen)
Bu söz, aslında modern hayatın fotoğrafını tek cümlede çiziyor.
Sadi Şirazi'den Hikmetli Bir Hatırlatma
Sadi Şirazi şöyle der:
"İnsan, kalbinin güzelliği kadar insandır; ne malı ne de makamı onu değerli kılar.”
Ve ardından bir temenni düşelim:
İnsana rastgelesin… Güzel olana, iyi olana, hakkı bilene, hakkı uygulayana, hakka uyana, kalpten sevene, akıldan görene, iyilikten gelene, kötülükten dönene… Adam gibi adama, kadın gibi kadına rastgelesin. Kuldan korkmayana, Allah'tan korkana rastgelesin.
Belki de modern çağın en büyük yarası, ruhunu dinleyemeyen insanların birbirine derman olamaması. Kalabalıkların arasında kaybolan bizler, aslında en çok kendimize yabancılaştık.
Oysa belki de çözüm, çok uzağımızda değil. Her gün kendimize ayıracağımız beş dakikalık sessizlik, bir dostun gözlerine samimiyetle bakmak, nefes aldığımız için şükretmek… İşte bunlar, modern yalnızlığın kalın duvarlarını yavaş yavaş inceltebilir.
Çünkü asıl mesele yalnız kalmak değil; kalabalıkların içinde bile kendimizle dost olabilmek.