Vergiyi tavana yayamazsak krizlerden kurtulamayız
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Köklerden Kopuş Kültürel yozlaşma
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Yeni Bir Sayfa…
İletişim stratejisi
AZERBAYCAN GEZİSİ İZLENİMLERİ
SİYONİST İSRAİL’İN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İNSAN BEYNİNİN İŞGAL EDİLMESİ
İKİ DEYİM
Kim ne derse desin İYİYİZ
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Allah, kendine yolculuk için çabalayan insanı marifet vadisinde uçan iki kanatlı bir kuş gibi yaratmıştır.
Kuşun bir kanadı aklı, diğer kanadı kalbi temsil etmektedir.
İlk kanadı akıl vurmakta diğerini kalp ve "kurbiyet” yolculuğu bu kanat çırpışları çerçevesinde devam etmektedir.
Vadinin bilinmeyen bir mesafesinde ise; "akrebiyet” başlamakta ve kuşun sadece kanatlarını ayarlayıp süzülmesi yetmektedir.
"Kurbiyet” nerede biter, "akrebiyet” nerede başlar bilinmez, bu kişinin kendi çabasına (Isra, 17/13) göre değişir.
Bu ulvi yolculukta Kur'an'ı Kerim'in misyonu bize doğanın, tabiat kitab-ı kebirinin kullanım kılavuzluğuna müracaat etmektir.
Kula düşen ayetlerinin sürekli olarak yaptığı tekrarlarla gösterdiği üzere; onların işaret ettiği doğanın inceliklerine tecrübe/taakkul/tefekkür/tedebbür/tezekkürle eğilmektir.
Aklın her çabası sezgi ile ilham ile desteklenecektir.
Akılla çalınan kapılar sezgiye sonuna kadar açılacaktır.
Akılla çıkan merdivenlerden sonra; sezgi için asansör/burak gönderilecek miraç yolculuğu tamamlanacaktır.
Bu yol isteyen, çaba gösteren, azmeden, doğayla (Allah'ın her an yenilenen ayetleriyle (Rahman, 55/29) hem hal olan kişilere kıyamete kadar açık bırakılmıştır.
Ömrünü özellikle primatlar yoğunluklu "doğa gözlemciliği” ne adayan bir hanım bakın yaşadığı "aydınlanma” yı nasıl aktarıyor.
"O öğleden sonra, sanki görünmez bir el perdeyi aralamış ve ben de kısa bir süreliğine böyle bir pencereden bakmışım gibiydi. Bir anlık "uzaktan bakış"la zamansızlığı ve sessiz bir coşkuyu tanımış, ana akım bilimin yalnızca küçük bir parçası olduğu bir gerçeği hissetmiştim. Ve bu vahyin hayatımın geri kalanında benimle olacağını, eksik hatırlanacağını ama her zaman içimde kalacağını biliyordum. Hayat sert, acımasız veya umutsuz göründüğünde beslenebileceğim bir güç kaynağı.
Sürekli olarak hayvanlara ve doğaya yaklaşıyordum ve bunun sonucunda kendime daha da yaklaşıyor, etrafımda hissettiğim manevi güçle daha da uyum içinde oluyordum. Doğayla baş başa kalmanın sevincini deneyimleyenler için daha fazla söze gerek yok; deneyimlemeyenler
içinse, hiçbir kelimem, aniden ve beklenmedik bir şekilde gelen güzellik ve sonsuzluğun o güçlü, neredeyse mistik bilgisini tarif edemez.” Jane Goodall (1936-2025)
Her gün güneş yeniden doğar ve Allah'ın tazelenmiş ayetleri bizi kuşatır.
Gözü görene, kulağı, duyana, aklı çalıştırana, gönlü yücelere açana…
"Gerçek şu ki; Allah katında yaratıkların en kötüsü (tehlikelisi) aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir.” Enfâl, 8/22.
Küfür doğanın bu güneş gibi parlak Allah'ı anlatan görüntüsüne perde çekmektir.
Gaflet, tabiatın bu muhteşem kokusuna burun kıvırmaktır.
İnkâr, bizi çepeçevre kuşatan ilahi musikiye kulak tıkamaktır.
Bir kar kristalini bile diğerine benzetmeyerek "tek ve bir olduğunu” bizim gözümüze sokan ilahi kudreti "görmezden gelen” ya da gördüğü halde üç günlük dünya için O'na kulluğun gereklerini yerine getirmeyen insanlar için aşk ile;
Yaşasın cehennem!
Hiçbir Başarının Bedeli “Şerefimiz” Olmamalı!
Sapanlar ve Sapıtanların Ağır Vebali (Nahl, 16/25)
En Büyük Engelimiz: Yazamamak
Yeterli ve Dengeli Bir Eğitimle İki Kanatlı Çocuklar!
Muayeneyi Reddeden Doktor (Doğu-Batı Arasında İslam)
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Demokrasi Karanlıkta Ölür
Yaşlanmaktan ve Yorgunluktan Hızlı Çıkış (Lenf Sisteminin Esrarı)
Önce İncir/Tin/Tatlı; Sonra Zeytin/Tuzlu (Tin/95/1)
Ellerimizle Yaptığımız Altın Kafeslerimiz