EMANETİ KORUMALIYIZ

Hatıralarımda çocukken piknik denince aklımıza sadece Hatıp ve Meram bölgesi gelirdi. Genelde gördüğün bir çeşme başında dur, bir de ağaç varsa gölgesi yeter. Hatıp, Çayıbağı, Bulumya ve Meram mesire alanı dışında çokta bir yerimiz yoktu. Onlarda doğal piknik alanları. Çöpten, pislikten geçilmese de başka alternatif olmayınca mecbur gidiyorduk. Tabi araç sayısı da bu kadar olmadığı için piknik çok nadir yapılan aktiviteler arasındaydı. Son 20 yılda Konya'ya onlarca park kazandırıldı. Kozağaç, Olimpiyat, Hadimi, Birlik, Kelebekler Vadisi, Türk Yıldızları, Rahmet Ormanları, Selçuklu Seyir Tepesi, Sille, Karatay şehir parkı vs. Doğal piknik alanlarının dışında vatandaşlara bu alanı oluşturan bir anlayış var Konya'da. Şehrimizin insanlarına nefes aldıracak millet bahçelerinin tamamen bitmesiyle daha da güzelleşecek şehrimiz. Ancak benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim husus parklar değil. Biz şehrin insanları olarak ne kadar koruyabiliyoruz. Doğal piknik alanlarında ki atıkları görünce utanıyoruz. Cam şişeleri, onlarca poşet, çay ve yemek artıkları normalmiş gibi atıp gidenlere ne demeli bilemiyorum. Birçok alanda aynı manzarayı görünce bu anlamda farkındalığı artırmak zorundayız. Bizim jenerasyona bu saatten sonra zor geçer ama yeni nesle çevre bilincini iyice aşılamalıyız. Kıymetli öğretmenlerimiz lütfen matematiği öğretmeden önce çocuklarımıza çevreye saygıyı öğretelim. Kıymetli anne – babalar lütfen çocuklarımıza ne olacaksın? Yerine temiz olmayı, temiz tutmayı öğretelim. Değerli imamlarımız Subhaneke'den önce çocuklarımıza çevrenin önemini öğretelim. Emanet dediğimiz sadece canımız, çocuğumuz, malımız değildir. Bizlere bu çevre de emanettir. Çevreye saygısı olamayanın kimseye saygısı da, faydası da olmaz bunu da unutmayalım. Eyvallah…

 


Yazarın Diğer Yazıları