DOLAR
39,49
EURO
45,67
STERLİN
53,80
GRAM
4.350,95
ÇEYREK
7.144,93
YARIM ALTIN
14.290,85
CUMHURİYET ALTINI
28.449,01

Amerika Yalan Söylüyor

Dört gün geçti… İran'a düzenlenen saldırının ardından dünya, bir aksiyon filmi gibi ekran başında. Füzeler, bombalar, insansız hava araçları… Gökyüzünde kıyamet provası, yer yüzünde suskunluk. Sanki savaş değil, sinema seyrediliyor.

Bu bir güvenlik meselesi değil. Bu bir bahane. İsrail, İran'ın nükleer çalışmasını kendine tehdit sayıyor. Peki bu tehdit tanımını kim yapıyor? Birleşmiş Milletler mi? Hayır. Uluslararası hukuk mu? Hayır. O zaman hangi hakla? Kimin adına? Hangi meşruiyetle?

Cevap basit: "Ben böyle istiyorum” diyorlar. Peki ya yarın İsrail, Türkiye'nin KAAN savaş uçağına da, Tayfun füzesine de "tehdit” derse ne olacak? Der. Dediği günler yakın. Çünkü bu bir dizinin yeni sezonu değil; bu bir planın yeni aşaması. Irak bitti, Suriye bitti, İran devrilirse sırada kim var sanıyorsunuz?

Türkiye.

Amerika sahnede yokmuş gibi davranıyor. Trump geçenlerde körfez ülkeleri ile milyarlarca dolarlık anlaşmalar yaptı. O anlaşmalar yapılırken İran'da gündeme geldi mi, bilmiyoruz. Savaşın başında "biz yokuz” dedi, Trump. Ama  diğer taraftan "İsrail'in güvenliği kırmızı çizgimiz” diyor. Dün itibariyle uçak gemilerini yola çıkardı, tanker uçakları da peşinden. Kime ne anlatıyorsunuz?

Amerika yalan söylüyor. Bu savaşta hem öncesinde hem sırasında İsrail'e istihbarat sağladı. İsrail'in silahlarının çoğu ABD menşeli. Saldırının mimarı sahne arkasında değil, sahnenin  ta kendisinde. Bugün "sadece izliyor” gibi yapıyor çünkü henüz İran'ı test ediyorlar. Gücünü ölçüyorlar. Manevra kabiliyetine bakıyorlar. Eğer İsrail, İran'ın hakkından gelemezse ABD bir bahaneyle savaşa girecek. Bahane belli: İsrail'de birkaç sivil hedef vurulacak, sonra ABD ortaya çıkacak. Mazlum kartı oynanacak, mağdur İsrail senaryosu servis edilecek. Oysa izleyen herkes biliyor: Bu savaş, mazlumun değil, emperyalistlerin savaşı.

İran halkı bugün can kayıplarına değil, ihanete üzülüyor. Mossad İran'da cirit atıyor. İçeriden çöktürülmüş bir millet, dışarıdan gelen hiçbir darbeye direnemez. Bu ders, bizim için de geçerli.

Türkiye dikkatli olmalı. "Oğul;  hırsız içerideyse, kapıya kilit dayanmaz.” diye güzel bir atasözümüz var. FETÖ ile yürütülen mücadele, bu topraklarda yaşanmış en somut örnek. Yarın başka bir isimle, başka bir kılıkla benzer ihanetler yaşanmayacağının garantisi yok. Önce içimiz temiz olmalı. Sonra, dışarıdan gelecek tehlikelere karşı çelik gibi bir irade ve caydırıcı bir güç inşa edilmeli.

Biz bu coğrafyada sadece adalet için değil, varlık için mücadele ediyoruz. Güçlü olmazsak yok oluruz. Sözün özü: Eğer al bayrağın bu gök kubbede ilelebet  dalgalanmasını istiyorsak herkesten daha güçlü olmak zorundayız. Zira güçsüzlere hayat hakkı tanınmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları