SOKAKLARIMIZ YABANCI, TABELALARIMIZ SUSKUN, KULAKLARIMIZ ESİR
ÖZÜ SÖZÜ BİR GÜVENİLİR ÖRNEK DAVA ADAMI OLMAK GEREKİR
Sessiz Çoğunluğun “Temiz Eller“ Manifestosu
YAŞANMIŞ İBRETLİK BİR OLAY: “İKİ KARDEŞ BİLMEDEN EVLENDİ.”
İncitici ve Kahredici Mağlubiyet
Çağdaş Atan’ın Konyaspor karnesi! 6 maç tek galibiyet
OECD, IMF, S&P,FİTCH, MOODY’S bir kere de yanıldık deyin be!
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
Dinle Neyden/Gönülden
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
MEVLANA’YI ANLAMAK
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
TERAZİ
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İnsanlık tarihi kadar eskidir medya tarihi. Daha geniş anlamıyla "iletişim”kavramı ile birlikte kullanacak olursak ilk insan ile başlatabiliriz bu tarihi.
Söz, iletişimin olmazsa olmazıdır. Sözün dile düşmesi sözlü iletişimi, kaleme düşmesi yazılı iletişimi oluşturur. Sözün de yazının da sahibinin kaleme "yaz” emrini verdiği gün başlar bizim mesleğin serüveni.
"Muhammed (SAS) hakkı için affet beni Allah'ım” diyen Hazreti Adem'e "Muhammed'i (SAS) nereden biliyorsun?” diye sorduğunda "bana ruhundan üflediğin an başımı kaldırıp baktığımda arşın sütunlarında onun adını gördüm” dediği gün başladı her şey. (Hadis-Beyhaki, Taberani, Hakim)
Bir açıdan peygamber mesleğidir yaptığımız iş. Peygamberler vahiyle kendilerine bildirileni noktasına virgülüne dokunmadan iletirler ümmetlerine. Tıpkı biz medya mensuplarının da yapması gereken gibi. Kaynağından aldığımız bilgiyi en doğru şekilde okuyucularımıza, takipçilerimize, izleyicilerimize aktarma zorunluluğumuz var. Mesajım; sözü kutsal, kalemi namus bilen meslektaşlarıma.
Bilsek…Ne kadar da güzel bir mesleğimiz var. Pirimiz peygamberler. Bir peygamber hassasiyetiyle mesleğimizi icra etmeye çalışabilsek…
Biraz da cerraha benzetirim gazetecileri. Bir farkla… Cerrah ameliyatta bir yanlış yapsa, en fazla bir cana mal olur hatası. Ahirette bir kişiyle hesaplaşması gerekir. Bir medya mensubu bir yanlış yapsa, tüm toplumu öldürür. Artık ahiretteki hesabını siz düşünün.
Bu kadar kutsal, bu kadar hassas, bu kadar tehlikeli bir iş bizimkisi… Savaşta, eylemde, kavgada, kazada, belada… Askerin, polisin, doktorun, hâkimin, savcının, teröristin, bakanın, cumhurbaşkanının yanında, yakınında hep biz varız. Ölümün, yaralamanın, tehlikenin, karın, boranın, fırtınanın, baharın, yazın, müjdenin, güzelliklerin yoldaşıyız biz. Kan, gözyaşı, hüzün, kahkaha, umut, sevinç… Daha buraya yazamadığım onlarca duygunun en yakın şahitleriyiz. Dört mevsimi aynı gün yaşayan coğrafyalar gibiyiz. Sabah baharı müjdeleyen yeni çiçek açmış bir ağacın güzelliğini, öğlen güzel icraatlarını anlatan bir belediye başkanının basın toplantısındaki heyecanını, akşam amansız bir hastalığın pençesinde kurtulmayı başarmış bir hastanın sevincini, gece çok ölümlü bir trafik kazasının hüznünü onlarla birlikte yaşayan başka bir meslek grubu var mı?
Çok sevdiniz değil mi mesleğimizi? İşinizi gücünüzü bırakıp bir medya mensubu olmak geldi içinizde?
Haklısınız.
Tüm bu güzellikleri bulabileceğiniz başka bir meslek zor bulunur.
De..
Gelin bir de bize sorun…
Evet, çoğumuz özel medya kuruluşlarında çalışsak da aynı zamanda bir kamu görevi yapıyoruz. Tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte, omuz omuza, el ele, yan yana çalışıyoruz. Onlar çalışıyor-üretiyor, biz duyuruyoruz. Onlar yanlış yapıyor, biz uyarıyoruz. Onlar halka ulaşmak istiyor, biz ulaştırıyoruz.
Onlar tüm yaptıklarını devletin kasasından ödüyorlar, biz ise büyük zorluklarla yalvar-yakar bulabileceğimiz bir reklama muhtacız.
Gazetelerin sayfalarındaki boy boy ilan ve reklamlara bakmayın, radyoların-televizyonların aralarda gümbür gümbür giren reklamlarını da çok büyütmeyin. Sorunumuz ciddi.
Devletin yanlış medya politikaları, girdilerimizde son yıllarda meydana gelen büyük artışlar, emek yoğun bir sektör olmamız hasebiyle belimizi büken personel giderleri gibi daha birçok sıkıntının pençesinde can çekişiyoruz.
Artık her 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde yetkililerin yaptığı açıklamaları da ciddiye almıyoruz. Hepsi bir günlük açıklamalar. Yüzlerde bir anlık tebessüm oluşturacak güzel laflar. Arkası yok.
Sorunlarımız belli. Çözümsüz de değil.
Çözümleri elimizde.
Bir bizi can kulağınızla dinleseniz, bir sorunlarımızı çözmeye gerçekten niyet etseniz…
Her şey bir anda değişecek.
Korkmayın yük olmayacağız. Aksine yükünüzü alacağız.
Sözümüz devletimizin ilgili birimlerine…
Biz devletimizi de milletimizi de çok seviyoruz. Biz devlet ile millet arasındaki köprüyüz. Biz yönetenlerin gözcüsü, yönetilenlerin sözcüsüyüz. Biz peygamber mesleği yapıyoruz.
Bir dinleseniz…
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
Derbiyi kimin kazanacağını yapay zekaya sorduk? Yapay zeka ‘FB’ dedi
Sorun büyük, çözümü zor. Teşhis doğru, tedavi yanlış.
İsrail’in Ateşkes Yalanı
Avrupa’nın Başaramadığını Biz Başarabilir miyiz? İnsanlar Parayla Çocuk Yapar mı?
Deprem bölgesi Murat Kurum diyor, daha da başka bir şey söylemiyor
Cevat Hoca Yine Yaptı Yapacağını
Türkiye’de ve Konya’da Bahis Depremi
Dünya bunu konuşuyor! İsrail’in kalesi nasıl yıkıldı?
Konya’da bir yalanın hazin hikayesi! Çamur at izi kalır Yalan yaz bilmeyen inanır