Birleşmiş Milletlerin son imtihanı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, kuruluş yıldönümüne denk gelen bu haftada ABD'nin başkenti New York'ta toplanıyor. Dünya liderleri bu Genel Kurul'a katılmak üzere bu ülkede buluşacak. Gündemde çok mesele var. Ama bir tanesi çok önemli. Gazze Soykırımı…BM kürsüsünde insanlığın vicdanı masaya yatırılacak. Kimin be diyeceği çok önemli. En çok da İsrail ve ABD ne diyecek? İkisi de köşeye sıkıştı. Bakalım İsrail temsilcisini Genel Kurul Salonunda dinleyen olacak mı? 

İsrail'in yürüttüğü vahşi politikalar artık sadece Filistin'i, Orta Doğu'yu  değil, bütün dünyayı ayağa kaldırmış durumda…Amerika Birleşik Devletleri'nin bu zulme kayıtsız şartsız destek vermesi, Washington'u tarihi vahşete ortak olarak yazıyor. İnsanlık soruyor: "ABD, nasıl olur da böyle bir vahşetin arkasında durabilir?”

Son günlerde art arda gelen kararlarla çok sayıda ülke Filistin'i resmen tanımaya başladı. Çok geç kalınmış bir adım. Ama bugün atılmış olması, ABD'ye ve İsrail'e karşı yükselen küresel öfkeyi ifade etmesi bakımından önemli. İsrail ve arkasında duran ABD dünyada yalnızlaşıyor. 

İsrail ateşkes için masaya yaklaşmadığı gibi şartlarını da ağırlaştırıyor. 
İsrail'in ajandasında  iki senaryo var:
    1.    Filistin halkını topyekûn göçe zorlayarak Gazze'yi tamamen işgal etmek… 
    2.    Bunu başaramazsa, Batı Şeria'daki gibi kağıt üzerinde var olan, iradesiz ve silahsız bir "sözde Filistin devleti” kurdurtmak….

Netanyahu bazı devletlerin Filistin'i devlet olarak tanımasının ardından zıvanadan çıktı. Dün nihai hedefini açık etti: Filistin diye bir devlet olmayacak. 

Ancak her şeye rağmen köşeye fena sıkıştı. 
Akdeniz'de ilerleyen Sumut filosu, uykularını kaçırıyor. İsrail'in dronlarla  takip ettiği bu filo, Gazze kıyılarına ulaştığında sadece insani yardım taşımayacak. Dünyaya şu mesajı verecek: "İnsanlığın vicdanı hala yaşıyor.”

Dünün en güzel gelişmesi İsrail'in Gazze'de yaptıklarının BM kayıtlarına ‘soykırım' olarak girmesi. Bu ilk defa oluyor. İsrail artık BM nezdinde soykırım yapan bir devlet. 

New York'taki BM kürsüsünden hangi sözler dökülürse dökülsün, dünya kamuoyunun vicdanında hüküm çoktan verildi: İsrail zulmün, ABD ise bu zulmün ortağıdır. Ve bu ortaklık, er ya da geç kendi halklarının vicdanında da ağır bir bedel ödeyecektir.

Birleşmiş Milletlerin bu seneki toplantısı aynı zamanda kendisi için de önemli bir sınav olacak. Açıkça soykırım olarak gördüğü bu zulmü durdurabilecek gücü var mı? O güce sahip olmayan bir örgütün dünya milletlerinin ortak sesi olma lüksü yoktur.