Bu yılbaşında ne yapacağız? Takvim Değişir, Kıble Değişmez

Bir gece…
Takvim yaprağı değişicek diye hayatımızı da mı değiştireceğiz? 


31 Aralık gecesi…
Saatler 00.00'ı gösterince ne oluyor?
Gök mü yarılıyor, kader mi sıfırlanıyor(haşa), rahmet mi iniyor? 

Hayır.
Sadece takvim değişiyor.

Ama bir bakıyorsun;
evler süslenmiş, vitrinler ışıkla boğulmuş,
çam ağaçları kesilmiş,
içkili mekanlar  dolmuş,
akıl kiraya verilmiş,
vicdan sessize alınmış.

Ve adına da "yeni yıl” denmiş.

Durup sormak lazım:
Bu yeni yıl kimin yeni yılı?

Çünkü bu gece, bizim gecemiz değil.
Bu ritüel, bizim ritüelimiz değil.
Bu sevinç dili, bizim sevinç dilimiz değil.

Batı dünyası için bu gece, bir inanç referansıdır.
Peygamberlerinin  doğumuna atıfla şekillenmiş bir tarihsel kabuldür.
Onların kendi iç tutarlılığı vardır belki. Her ne kadar İsa'nın doğum günü tam bilinmese ve yaptıkları taşkınlıklar kendi dinlerinde tasvib edilmese de…
Bir yere kadar saygı duyarız. 

Ama biz kimiz?

Biz, zamanı kutsayan değil;
zamanı emanet bilen bir ümmetiz.

Bizim takvimimiz bir doğum günüyle değil,
bir yürüyüşle başlar.
Hicretle…
Konforu terk edip hakikate yürüyenlerin takvimiyle.

Ve dikkat edin:
Müslüman, kendi yılbaşını bile eğlenceye boğmamış,
ışığa, gürültüye, taşkınlığa teslim etmemiştir.

Çünkü Müslüman bilir:
İnsan, eğlenceyle değil, istikametle yenilenir.

Bugün gelinen noktada acı bir tablo var.
İslam toplumlarının bir kısmı,
başkalarının bayramını kendi bayramı gibi yaşamaya başlamış durumda.

Kimisi sokakta…
Kimisi evinde…
Kimisi "biz abartmıyoruz ama” diyerek…

Ambalaj değişiyor, öz değişmiyor.

Bir de "alternatif geceler” icat ettik.
Aynı gece, başka isimle başka programlar…
İyi niyet var belki ama farkında olmadan şunu söylüyoruz:
"Bu gece önemli.” 
Farkında olmadan biz de aynı geceyi kutsuyoruz. Sadece kutlama şekli farklı.

Hayır.
Bu gece önemli değil.
Önemli olan, her geceyi Allah'ın huzurunda geçirebilmek.

Müslüman, refleksle hareket etmez.
Başkasının takvimine bakarak pozisyon almaz.
Birileri eğleniyor diye karşı gösteri yapmaz.
Birileri kutluyor diye "biz de başka bir şey kutlayalım” demez.

Bu bir özgüven meselesidir.
Bu bir kimlik meselesidir.

Müslüman, sessizce ama sarsılmaz biçimde şunu söyler:
"Ben buyum.”

30 Aralık'ta ne yapıyorsa,
31 Aralık'ta, 1 Ocak' ta da onu yapar.
Ne eksik, ne fazla.

Çünkü Müslüman için yenilenme;
takvimle değil, tövbeyle olur.
Yeni yıl dilekleriyle değil, istikrarla olur.
Saat 00.00'da değil,
her gün beş vakitte olur. 

Takvim değişir.
Kıble değişmez.

Müslüman, kıblesini kaybetmeyen adamdır. Kıblesini kaybettiğinde her şeyini kaybedeceğini  bilendir.