İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
PAYİTAHTA RUH VERENLER
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
TEŞEKKÜR
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bizim yaşımızdakiler, devletin doğum kontrol politikalarını hatırlar. Televizyonun tek kanal ve devlet tekelinde olduğu dönemlerde yayınlanan kısa filmlerin bazıları hafızalarımızdan silinmedi. Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın başrolde olduğu bir kısa film serisinde eğlendirici bir dille, az çocuk yapılması tavsiye ediliyordu.
Şükür devlet o yanlış politikalardan döndü. Devletin başı şimdi en az 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyor. O yanlışı milletimiz de yavaş yavaş kavramaya başladı. Ancak bir de mutlaka yıkmamız gereken bir yanlışımız daha var. Çekirdek aile kavramı.
İki yüzyıldan bu tarafa batıyı örnek alışımızda birçok yanlışlar yaptık. Dini ve kültürü bizden farklı olan bir toplumdan neyi nasıl alacağımızı bir türlü bilemedik. Evet; bilimde, teknolojide ve daha bir çok alanda geriye düştük. Bu geriye düşüşümüzü tembelliğimize bağlayacağımıza, değerlerimize bağladık. Değerlerimizden taviz verirsek onları yakalayacağımızı sandık. Ancak iki koca asrın sonunda onlara yetişemediğimiz gibi, anamızın sütü kadar ak, babamızın alın teri kadar helal, cihanı titreten atamızın şanı kadar hak olan değerlerimizi de kaybettik. Yiğit düştüğü yerden kalkar, yitirilen değer kaybedilen yerde aranır hakikatinden yola çıkarak özümüze dönme vakti geldi.
Bilim ve teknolojide baş döndürücü bir hızla ilerleyen batı aynı başarıyı sosyal hayatına adapte edemedi. Kendi öz değerlerinden uzaklaştı. Önce ahlakını sonra dinini kaybetti. Yapılan anketlerde Avrupa insanının en az yüzde 25 herhangi bir dine inanmıyor. Bu çok gelişmiş kuzey Avrupa ülkelerinde yüzde 50'ye kadar varıyor. İnsanlar zengin ama mutlu değiller. Bir elleri yağda bir elleri balda ama cinnet geçirecek seviyede bunalımdalar. Ne eskiye geri dönebiliyorlar, ne de hızla bozulmaya devam eden sosyal değerlerindeki erozyonu durdurabiliyorlar. Hıristiyan'da olsalar geldikleri durumdan hiç de memnun değiller.
Avrupa refah seviyesini daha da yükseltmek için önce nüfus planlamaları yaptı. Ardından çekirdek aile modelleri üzerinde ciddi politikalar yürüttü. Geldikleri noktada ortada ne çekirdek kaldı ne de aile. Nüfus yaşlandı. Sosyal Güvenlik Kurumları iflasın eşiğine geldi. İki çalışanın bir emekliye baktığı bu ülkeler, sokak ve caddelerinde çocuk sesine hasret kaldı. Çalışacak nüfus da kalmayınca işçi ücretleri arttı. O artış üretim maliyetlerine yansıdı. Yükselen Çin ve benzer ülkelerle rekabet edemez duruma geldiler. Dışarıdan gelen iş gücüne de ırkçı söylemlerle karşı çıkıyorlar. Tam bir çıkmazın içerisindeler. Öyle tahmin ediyorum ki, önümüzdeki çeyrek asırda adına batı medeniyeti denilen Avrupa, bir rüya olmaktan çıkıp kâbusa dönüşecek.
Avrupa'ya en yakın ülke biziz. Onları en iyi analiz edecek, yanlışlarından ders çıkaracak millet biziz. Onların yaptığı yanlışları yapmaz, doğrularına talip olursak gelecek bizimdir. 2023'e erken diyebilirsiniz ama 2053'de Avrupa'nın en büyüğü olmamak için bir neden yok. 2071'in adını siz koyun. Küresel Güç Türkiye..
Türkiye'nin nüfusu 82 milyonu geçti. Bunun üzerine bir 5 milyon da dünyanın dört bir tarafından ülkemizi güvenli liman görüp gelen muhacirleri koyun, etti 87 milyon. Nüfus artışında oransal olarak ciddi bir yükseliş olmazsa da, sayısal olarak meydana gelen artış ve bu konuda toplumda oluşan bilinç beni umutlandırıyor. Şu çekirdek aile hastalığımızı da bir yenmemiz gerekiyor. Çekirdek aile yapısı ne sünnetullaha uygun ne de bizim toplum kültürümüze. Adına insan denilen varlık, yalnızken değil kalabalıklar içerisindeyken daha mutlu. Anne, baba, dede, nene, hala, teyze, amca, dayı, emmoğlu, dayıoğlu, yeğen… Daha da öteye giderek komşum, kivrem, yakınım, akrabam, köylüm, hemşehrim… Tüm bu değerler bizim toplumumuzun değerleri… Biz hep beraberken daha mutlu ve daha güçlüyüz. Gençlerimiz hala kendi mahallelerindeki kız çocuklarını , bizim mahallenin kızları sahiplenmesi ile korumaya devam ediyor. Her Cuma hutbesinde hocaefendilerin okuduğu ayetteki ifadesi ile "akrabaya iyilik yapmayı” emreden bir dinin mensuplarıyız. Bize çekirdek aile gömleği dar gelir. Çekirdek hastalığına yakalananları tedavi etme zamanı geldi.
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım