Güzel insanlar güzel yerde ölürler! Güzel insandı, güzel yerde öldü

Ali Galip Hoca'yı kaybettik. Hakka yürüdü. Zaten hakka teslim biriydi. 

79 yaşındaydı. Büyük bir  heyecanla yola çıkmıştı. Sanki son yolculuğuna gidiyordu. "Nereden biliyorsun?” diyeceksiniz. Çünkü umre yoldaşı olarak mesai arkadaşlarımızdan Mesut Uysal da onun yanındaydı. Ve yolculuktan sonraki aşamaları uzaktan da olsa takip ediyorsun. Nedense ben de onlar kadar heyecanlıydım. 

Ali Galip Hoca çevresindekilere hep, "Ölürsek Rabbim kutsal mekânlarda ölmeyi nasip etsin.” derdi. Çocukluğumdan, gençliğimden beri tanıdığım Ali Galip Hoca'nın benim ve birçok Konyalının üzerinde hakkı var. Örnek bir yaşantısı vardı. Müslüman gibi, hoca gibi yaşadı. Müslüman gibi, hoca gibi öldü.

Kendisiyle KONTV'de programlar da yaptık. KONTV'nin 28 Şubat süreçlerinde cüzamlı muamelesi gördüğü ve birçok hoca ile âlimin ekranlara çıkmaya cesaret edemediği günlerde, o cesurca çıktı ve tebliğ vazifesini hakkıyla yerine getirdi. Daha başka kanallarda da programlar yaptı, yetinmedi. İrşad Vakfı'nı kurdu. Hakla, hakikatle, güzel şeylerle ilgilendi. Vakıf aracılığıyla Afrika'da ve dünyanın birçok yerinde hizmetler üretti. Hayra koşanlardandı. Hizmet ettikçe seven, hizmet ettikçe mutlu olanlardandı.

Hayatı da zor geçti. İki ciğerparesini genç yaşta kaybetti. Sıkıntılarla, üzüntülerle dolu bir ömür geçirdi ama şahidiz ki o, dirayetiyle ve sabrıyla Allah'tan gelene razı oldu. Şükreden kullarındandı ve Cenab-ı Allah'ın ona vermiş olduğu ilmi yine O'nun yolunda kullandı.

En son kendilerinden dün haberdar oldum. Gruptaki arkadaşlar görüntüler de göndermişlerdi. Bedir'e uğramışlardı. Ben de, "Bedir'in arslanlarına benden de selam söyleyin.” demiştim. Oradan da Mekke'ye geçtiler. Sabah namazı, tavaf ve say'ın ardından yani umreyi tam manasıyla yaptıktan sonra otellerine doğru yönelirken ruhunu Cenab-ı Allah'a teslim etti.

Güzel insandı, güzel yaşadı, güzel öldü. Büyükler, "Güzel insanlar güzel yerde ölürler, güzel şekilde ölürler.” derler. "Yaşantınız neyse sonunuz da öyle olur.” derler. Ali Galip Hoca Mekke'de ölmeyi, Kâbe'nin gölgesinde ölmeyi hak etti. Allah bize de nasip etsin. 

‘Dervişim' hitabını unutmayacağım.