ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -1-
BİR ÖZÜR
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bu hattın tarihsel derinliğini yazının sonunda bulacaksınız.
Konya Büyükşehir Belediye'si depremin ilk saatinden başlayarak deprem bölgesinde…
Soğuk bir kış gecesinde, depremin oluş saati içinde tüm ilgili ekiplere ‘acil kaydıyla toplanın' çağrısı yapıldı. O ilk çağrıdan sonra Konya, Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde tarih yazdı. Riyasız, reklamsız…. Rıza'yı bari için…
O gece sabaha karşı Başkan Uğur İbrahim Altay'ın başkanlığında ayak üstü bir toplantı yapıldı. İlk değerlendirmelerin ardından yola çıkıldı. Ekiplerin ‘Nereye gidiyoruz?' şeklindeki sorularına Altay, ‘Deprem bölgesine doğru yola çıkın, nereye gideceğinizi yolda size bildireceğiz. ‘ diye cevap verdi.
Ekipler Adana istikametinde yola çıktılar. Aynı saatlerde Ankara da ayaktaydı. Konu ile ilgili değerlendirmeler yapıldı, karar verildi. Konya'ya ‘siz Hatay'dan sorumlusunuz' denildi. Bunun üzerine Konya Büyükşehir Belediyesi'nin yola çıkan ekiplerine ‘istikametiniz Hatay' talimatı verildi.
Aynı saatlerde başkan Uğur İbrahim Altay ve yakın ekibi de yola çıktı. Günlerce hatta haftalarca orada kaldılar. İlk günler araçlarda uyudular, daha doğrusu uyumaya çalıştılar. Konya'dan Hatay'a sayısı bilinmeyen geliş-gidişler oldu. 6 Şubat'ta kendiliğinden oluşan Konya-Hatay hattında kelimelerin kifayetsiz kaldığı anılar birikti. Unutulmaz hatıralar… "Yüzyılın Felaketi” olarak değerlendirilen böyle büyük bir afeti ne Hatay unutabilir, ne Konya, ne de Türkiye… Konya İtfaiyesi enkazın altından tam 168 kişiyi sağ kurtardı.
Konya Büyükşehir Belediyesi 982 araç, 3369 personel, 134 jeneratör, 760 projektör ile Hatay'da görev aldı. İlçe belediyelerinin de destekleri ile 600 tırı aşkın yardım malzemesi gönderildi. Mobil mutfak ve mobil fırınlardan depremzedelerin ekmek ve yemek ihtiyaçları karşılandı. Ramazan'da iftar çadırları kuruldu, mobil sağlık araçları acil sağlık ihtiyaçlarına cevap vermeye çalıştı, 865 kabin ile seyyar tuvalet, 329 kabin ile seyyar duş hizmeti sunuldu. KOSKİ marifetiyle ilin bozulan-darmadağın olan su ve kanalizasyon alt yapısı düzeltilip hizmet verir duruma getirildi. 10 bin 267 metre içme suyu, 8 bin 473 metre kanalizasyon hattı inşa edildi. Dile kolay rakamlar… İddia ediyorum, bu hizmetlerin normal şartlar altında verilmesi mümkün değil. Ama mesele düşen kardeşini kaldırma meselesi ise, mesele Allah rızasını kazanma meselesi ise, mesele vatan ve millet sevdası ise mümkün oluyor işte… Allah hizmet edenlerin hepsinden razı olsun.
Şimdi, " Konya 982 araç ve 3369 personeli ile Hatay'da görev yaptığında Konya'da hizmet aksamadı mı? " diye soruyorsunuzdur. Yok hiçbir eksiklik hissedilmedi Konya'da. Buradaki çalışanlar gidenlerin boşluğunu doldurdu. Herkes adeta iki kişilik iş yaptı. Büyükşehir yönetim kadrosunun mükemmel organizasyonu her şeyi halletti. Beyinler ‘iyi niyet' anahtarı ile çalıştırılıp, gönüller ‘Allah rızası' hedefi ile çarpınca her şey kolaylaşıyor.
Burada söz konusu olan sadece Konya Büyükşehir Belediyesi veya ilçe belediyeleri değil. Şimdi onu söylemesek haksızlık yapmış oluruz. Bu süreçte Konya Hatay'a aktı. Herkes sahip olduğu imkanlar çerçevesinde buradaki kardeşlerine yardıma koştu. Hükümetin işareti ile oluşan Konya-Hatay hattında öyle bir kardeşlik köprüsü inşa edildi ki, kelimeler yapılan güzel hizmetleri anlatmaya yetmez. Konya Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Konya'daki tüm kurum ve kuruluşların desteği ile oluşturulan ‘Konteyner Kent' bugüne kadar yapılan hizmetleri taçlandıran bir güzellik oldu. Bir iftar programı ile hizmete açılan kentin görüntüleri yüreklerimizi ısıttı. Hizmet edenlerin tamamı sağ olsunlar, var olsunlar… Habibi Neccar Camii'nin Konya Büyükşehir tarafından yeniden inşaa edilecek olmasının anlamını ise bilenler bilir. Habibi Neccar Cami Türkiye toprakları içerisinde yapılan ilk cami. Hatay'ın islam topraklarına dâhil olması üzerine bunun nişanesi olarak 638 yılında yapılıp ibadete açılmış ve o günden buyana hizmet veriyor. Büyükşehir Belediyesi'ni bu yönü ile ayrıca tebrik etmek gerekir.
Şimdi gelelim Konya-Hatay hattının tarihsel derinliğine. Malumunuz Konya; Türkiye Selçuklu Devleti'ne başkentlik yaptı. Dar-ül Mülk'tü… Yani devletin merkeziydi. Bu devleti kuran Süleyman Şah ve çocukları 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde Anadolu'un fethi ile görevlendirilmişti. İlk olarak Urfa taraflarına gelen Süleyman Şah o dönem Bizansların elinde bulunan Antakya'yı (Hatay) kuşatmış, sonradan 20 bin dinar karşılığında kuşatmayı kaldırmıştı. Süleyman Şah bu kuşatmadan sonra fetih hareketlerini Orta Anadolu'da sürdürmüş, Konya üzerinden Marmara'ya geçerek İznik'i kendine başkent yapmıştı. Birinci Haçlı Seferleri sırasında İznik'te tutunamayacağını anlayınca da Konya'ya gelerek devleti burada teşekkül ettirmeye karar verdi. Süleyman Şah o dönem kuşatmayı kaldırmayıp Antakya'yı ele geçirmiş olsaydı belki de Türkiye Selçuklularının tarihteki rolü farklı olacaktı. Kim bilir belki de Hatay'ı kendisine başkent yapacaktı. Bugün deprem vesilesi ile Konya-Hatay hattında yaşanan ve dünyaya örnek gösterilen güzel dayanışmayı yazarken bin yıl önce yaşanan ve iki ilin de kaderinde önemli rol oynayan bu hadise aklıma geldi. Konya'yı fethedip devlet başkenti yapan dedelerimiz buraya Hatay'dan geldiler. Onların torunları bugün neredeyse yerle yeksan olan o Hatay'ı ayağa kaldırmaya çalışıyor.
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım