ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -1-
BİR ÖZÜR
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Misafirlerimiz Çarşamba gününden itibaren gelmeye başlamışlardı.
60'ı yabancı, 300 civarında medya mensubunu Konya'da ağırlıyorduk. Bunlardan 50'si ulusal medyanın üst düzey temsilcisi, diğerleri Anadolu'nun dört bir tarafından gelmiş yerel medya yöneticileriydi.
Medya Kurultayı Perşembe günü başladı. Açılışı medyadan sorumlu başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptı. Kurultay dört gün devam edecekti. Her gün çeşitli oturumlar yapılacak, uygun zamanlarda da misafirlere Konya'nın tarihi ve turistik yerleri gezdirilecekti.
Cuma akşamına kadar her şey yolunda gitmişti. Organizasyondan herkes memnundu. Cuma günü akşam yemeğinden sonra otel lobisinde çay içerken, arkadaşlar Ankara ve İstanbul'da adı konulmamış bir hareketlilik olduğunu haber verdiler.
Ne olabilirdi ki?. "Güvenlik ile ilgili tedbir amaçlı bir uygulamadır” şeklinde yorumladı herkes. Ancak, sosyal medyadan gelen bazı görüntüler, misafirlerimizi otelde öylece bırakıp, televizyon binasına geçmemize neden oldu.
Bu arada saat 22.00 sularıydı. Hemen bir kriz masası oluşturarak, hadiseleri anlamaya çalıştık. Gelişmelerin hayra doğru gitmediğini gördüğümüzde ise ne yapacağımızı, ne konuşacağımızı düşünmeden Mustafa Tatlısu ile birlikte haber stüdyosuna koştuk.
Ve daha konuşmamızın en başında, "bu bir kalkışma ise tanımayacağımızı, milletimizin de kabul etmeyeceğini” haykırdık.
O gün milletin ferasetini bir kez daha müşahede etme şerefine eriştim. Kısa bir reklâm arasında stüdyodan çıktığımda televizyon binamızın etrafının insanlar tarafından korunmaya alındığını gördüm. Güvenlikteki arkadaşlara sorduğumda, "abi bu insanlar darbeciler Kontv'yi ele geçirmesinler diye binamızın etrafını sardılar” dedi. Gayri ihtiyarı gözlerimden yaşlar, dudaklarımda ise "bu millet hainlere fırsat vermeyecek” cümleleri döküldü.
O duygusallıkla yeniden attım kendimi stüdyoya. Artık söylenmesi gereken ne varsa söyledik o gece. Muğla muhabirimiz Kürşat Keskin Mustafa Tatlısu'yu canlı yayında aralıksız arıyordu. Artık ne program formatı kalmıştı ne de yayın disiplini. Canlı yayında hem telefonlara cevap veriyor hem de izleyicimizi olabildiğince gelişmelerden haberdar etmeye çalışıyorduk. Haber Merkezi tam kadro çalışıyordu. Yayın, program, prüdüksiyon, teknik, bilgi-işlem, radyo-gazete ve internet çalışanları, idari kadro özetle tüm ANMEG grup çalışanları görevleri başındaydı. Tatlısu; Kürşat Keskin'in telefondan çekip gönderdiği görüntüleri yayına verdi. Görüntüde Reis vardı ve milleti meydanlara davet ediyordu.
Durur muyuz artık? Reis yaşıyordu ve "meydanlara çıkın” diyordu. "Çıkın meydanlara” diye haykırdık dakikalarca. Artık korkumuz yoktu. Millet, Kontv binası önünde kalkan olmuştu bize, Reis de ne yapacağımızı söylemişti. Gereği yapılacaktı. Yapıldı.
Az sonra, önce Ak Parti İl Binası önünde, ardından da Mevlana Meydanında on binler toplandı. Meğer millet tıpkı Kontv binasını korumaya aldığı gibi, Valilik binasını da korumaya almış. Bir kısmı ise Konya 3. Ana Jet Üssünün tüm giriş çıkışlarını kapatmış. Belediyeler tüm iş makinelerini ilgili yerlere yığmışlar. Daha neler olmuş neler.
Bir ara, Tatlısu'nun "imamlar sala okumaya başlasınlar, bu bir milli mücadeledir” sözlerini hatırlıyorum.
O gece meğer tarihe geçmişiz haberimiz olmadan. Ne zaman mı haberimiz oldu? Aylar sonra. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yaptığı araştırmada Cumhurbaşkanımızın Anadolu Ajansı ve yerel medyaya verdiği "meydanlara çıkın” beyanatını ilk yayınlayan kanalın Kontv olduğunu tespit etmiş. Ödül için çağırdılar. Mustafa Tatlısu ile birlikte gidip aldık. Ödülü Başbakan Binali Yıldırım verdi. Bu güne kadar aldığımız yüzlerce ödül bir tarafa bu ödül bir tarafa. Bu ödül hayatımız boyunca aldığımız en büyük ödül oldu. Biz de o zaman anladık, o gün farkında olmadan ne kadar önemli bir iş yaptığımızı. Kürşat Keskin'e teşekkür ediyoruz. Asıl kahraman, o gece korkusuz bir şekilde Cumhurbaşkanının kaldığı otele dalıp, o görüntüleri telefonu ile çekip bize gönderen Kürşat kardeşimizdir. Çünkü diğer tüm görüntüler kameralar ile çekilmiş. Otel çıkışında FETÖ'cü hain emniyetçiler tarafından o kameralara el konulduğundan dolayı, ortada görüntü kalmamış.
Biz stüdyoda konuşmaya, milletimizi gelişmelerden haberdar etmeye devam ederken, stüdyo yönetmenimiz "abi boşuna konuşmayın yayınımızı kestiler” dedi. TÜRKSAT'ın bombalandığını ve bir kısım televizyon yayınlarının kesildiğini öğrendik. Ancak biz konuşmaya devam ettik. Çünkü kesilen uydu yayınıydı. Karasal yayında sorun yoktu. Bu nedenle biz programa devam ettik. Ve karasal yayını sosyal medyalardan da vermeye başladık. Aynı şekilde Konyafm radyomuzdan da…
O gece konuk ettiğimiz yerli ve yabancı basın mensupları da korkusuzca gelerek bize katkı sağladılar. Tüm yerel medya Kontv'ye bağlanarak, milletin direnişini Konya'dan vermeye başladı.
Tekrar uydu yayınımız geldiğinde saat 04.30 sularıydı. Yaklaşık 3 saat boyunca uydu yayınımız hainler tarafından kesilmişti.
Medya Kurultayı'na katılmak için gelen yabancı medya mensupları önce kalkışmayı, ardından milletin direnişini kendi gözleri ile gördü. Tüm gelişmeleri an be an Konya'dan duyurdu. Onlarca ülkeden gelen yabancı basın mensupları da o gün büyük iş başardı. Kendi ülkelerine doğru bilgileri buradan verdiler. Böylece kendi ülkelerindeki FETÖ'cü hainlerin yalan yanlış bilgileri filtrelenmiş oldu.
O gün ve sonrasında tam 29 gün Konya Mevlana Meydanında sabahlara kadar yayınlar yaptık. Millet yanımızda, biz de milletin yanındaydık. Bir destan yazılıyordu ve tarihin bu büyük destanına birlikte şahit oluyorduk.
Şimdi ikinci yılındayız hain darbe girişiminin. Büyük bir felaketten, Allah'ın yardımı, milletin kahramanlığı ile kıl payı kurtulduğumuzu daha iyi anlıyoruz. Bu 15 Temmuz'da ve her 15 Temmuz'da inşallah yine meydanlarda olacağız. 15 Temmuz ruhunu canlı ve diri tutmak hepimizin görevi. Bu vesile ile şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi minnet ile anıyoruz.
SON SAVUNMA
Yazarımız, kardeşim ve kalem arkadaşım Fatma Tuncer Öncü'nün iki yıl emek verdiği "SON SAVUNMA” isimli kitabı dün çıktı. Ne büyük emek verdiğini şahsen çok iyi biliyorum. Ne büyük iş yaptığına ise okuduğunuzda siz karar vereceksiniz. Gücüm yetse her Türk gencine bu kitaptan bir adet hediye ederim.
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım