Skor 1-1, kazanan Rize!
CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?
Derbiyi kimin kazanacağını yapay zekaya sorduk? Yapay zeka ‘FB’ dedi
ŞEMS ve MEVLÂNÂ’NIN KARŞILAŞMASI
Enflasyondaki Düşüş Mutfakları İkna Edemiyor
SÜNNETULLAH
AİLE YILI BİTMEDEN AİLE BİTTİ
İddia ediyorum boş iddianame!
Allah Teâlâ İyiyi, Güzeli emreder, Emrettiği İyidir, Güzeldir.
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
DUYMAK İSTEMİYORUZ.
Okyanus mu, Kuyu mu?
Net Pozisyonları Kaçırırsan Yenmeyecek Golü Yersenen
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İbni Haldun; "coğrafya kaderdir” der. Evet, coğrafya; olduğu kadarıyla kabul edilmesi gereken ve olduğu kadarıyla yetinilmesi gereken vazgeçilemez, devredilemez, göz ardı edilemez bir hakikattir.
Bırakılıp gidilemez mi?
Evet, belki bırakılıp gidilebilir. Ancak inanın, bırakıp gitseniz bile yanınızda o coğrafyanın dertlerini, sıkıntılarını, kültürünü, inancını alıp gidersiniz. Yani dünyanın öbür ucuna dahi gitseniz, coğrafyanızdan mutlaka bir parça sizin ile gelir.
Bin yıllık bir coğrafyadan bahsediyorum. Belki kalem veya söz ile bin yıl diyorum ama aslında binlerce yıllık bir coğrafya. Buraya sonradan gelen herkes bin yıl boyunca sadece geldiği yerden gelenler ile akraba kalmadı. Buraya gelenler ile burada bulunanlar bin yıl boyunca çok yönlü kaynaştılar. Kız aldılar, kız verdiler. Arkadaş oldular, dost oldular, akraba oldular. Artık genetik olarak geriye dönüp baktığımızda, birini birinden ayrıt etmemiz mümkün değil. Yani özetle, kaderi kaderde erittiler.
Anadolu coğrafyasında karar kılmak zor şey. Anadolu coğrafyasında karar kılmak, zora gönüllü olarak talipli olmaktır. Sürekli hareketli, sürekli eli tetikte olmayı gerektirir. Bana sorsanız Anadolu'dan daha zoru var mı diye, derim ki yok. Atalar, zoru kolaylaştırmak için çok uğraştılar. Viyana'yı aşıp, Avrupa'yı İslamlaştırmayı başarabilselerdi, kolaylaşacaktı. Ama olmadı. Geldikleri yollarda tanıştıkları din omuzlarına kutsal ama ağır bir yük yükledi. Onlar artık İslam topraklarının en batı ucunda, dinin ve ümmetin bekçileri olacaklardı. İleri uç jandarma görevi onlara verilmişti. Endülüs'ün 15. asrın sonlarında yıkılması ile birlikte, daha ileride hiç kimseleri kalmadı. Gelip yerleştikleri ve daha ileriye gidemedikleri bu topraklarda "kaderin üzerinde bir kader” ile tanıştılar.
İdam, ilahi hukuk nizamının olmazsa olmaz cezası. İdam, haksız yere cana kıyanlara anlayacakları dille karşılık verme refleksi. İdam adaleti dağıtmada terazinin iki kefesini eşit kılma sanatı.
Ancak idam'ın tüm bunlardan öte bir anlamı var. Çünkü bu ifadeler suç işlendikten sonraki boyut ile ilgili. İlahi hukukta asl olan ise, suçun işlenmemesidir. Yani caydırıcılıktır. Bu yönü ile idam, hukuktaki caydırıcılık ilkesinin son raddesidir.
Hangi yönü ile ele alırsanız alın, Allah'a ve onun eşsiz kitabına inananlardan hiç kimsenin İdam'ı ret etme hak ve salahiyeti yoktur.
İdam'ın beşeri hukukta uygulanması meselesine gelince… Burada durum değişmektedir. Hangi makam, hangi gerekçe ile hangi durumlarda, neyi referans göstererek, hangi kriterler eşliğinde İdam'a karar verecek. İşte cevap verilmekte zorluk çekilen durum bu.
Bir örnek ile konuyu açalım. 12 Eylül 1980 darbesini bizim yaşımızdakiler ve bizden yaşça büyükler iyi bilirler. Kenan Evren, darbeyi yaptıktan sonra birçok insanı astı. İdam etti. Daha sonra konuk olduğu bir televizyon programında aynen şunları söylemişti. "Biz o dönem bir sağdan bir soldan astık”
Her on yılda bir darbe ve benzeri sıkıntılarla karşılaşılan bir ülkede "idam” konusunda karar vermek hiç de kolay değil. Bir an şöyle düşünün, yasalarında idamın bulunduğu bir ülkede 15 Temmuz'u yapanlar başarılı olsalardı durum ne olurdu. Kenan Evren'in yaptığının kat kat fazlasını yaparlar mıydı, yapmazlar mıydı?
İşte karar vericileri düşündüren mesele bu.
Peki, akılcı bir yöntemle "idam” meselesine bir çözüm bulunabilir mi?
Mutlaka bulunur. Bulunmalı.
Bunca askerimizi, polisimizi ve masum halkımızı şehit eden hainler, küçücük evlatlarımıza kıyan sapık caniler, ellerini kollarını sallaya sallaya gezip dolaşsınlar mı? Veya bu hain ve sapıkları tosun besler gibi cezaevlerinde besleyelim mi?
Buna gönlümüz razı olmaz.
Allah'ın kitabında ölçüsünü koyduğu şekliyle olmak kaydıyla, mutlaka bir yol bulunacağına inanıyorum.
"Kader”, "coğrafya”, "idam”.. Ne alaka diyeceksiniz?
Yazayım.
Tüm dünyanın gözlerinin bu topraklarda olduğu, tüm güçlerin hedefinde bu milletin bulunduğu herkesin kabul ettiği bir gerçek.
Müslümanız elhamdüllilah. Dinimiz, cana kıyanlara "kısas” öngörüyor.
Çeşitli gailelerle yarım asrı aşkın zamandır Avrupa Birliğine girmek için uğraşıyoruz. Avrupa Birliği yasalarında "idam” yok.
Vatanın bölünmezliği ve milletin bekası için yoğun çaba sarf etmekteyiz. İçimizdeki hainler ile dışımızdaki düşmanlar demoklesin kılıcı gibi başımızda durmakta.
Suriyelilerin, Iraklıların, Afganistanlıların başları sıkıştığında sığınacakları "Türkiye” gibi bir ülke var, ama bizim başımız sıkıştığında gideceğimiz bir ülke maalesef yok.
İşte böyle… Coğrafyası kaderi haline gelmiş bir ülkede, idamda karar kılmak kolay değil.
Biz kaderde ne yazdığını bilemeyiz. Onu bilen Allah'tır. Ancak, biliriz ki, Allah'ın kanununda "idam” var.
Başkan Erdoğan, "biraz sabredin” dediyse, bildiği bir şey vardır… Ancak işinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Tüm zor işler de ona düşüyor. İmtihan meselesi….
Derbiyi kimin kazanacağını yapay zekaya sorduk? Yapay zeka ‘FB’ dedi
Sorun büyük, çözümü zor. Teşhis doğru, tedavi yanlış.
İsrail’in Ateşkes Yalanı
Avrupa’nın Başaramadığını Biz Başarabilir miyiz? İnsanlar Parayla Çocuk Yapar mı?
Deprem bölgesi Murat Kurum diyor, daha da başka bir şey söylemiyor
Cevat Hoca Yine Yaptı Yapacağını
Türkiye’de ve Konya’da Bahis Depremi
Dünya bunu konuşuyor! İsrail’in kalesi nasıl yıkıldı?
Konya’da bir yalanın hazin hikayesi! Çamur at izi kalır Yalan yaz bilmeyen inanır
Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil