İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
PAYİTAHTA RUH VERENLER
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
TEŞEKKÜR
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Ekim sonu, Kasım başı itibariyle arzı ıslatan yağmurun rahmet ve berekete dönüşeceği günlerin özlemi ile, yılın son güneşinin tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Öğlen sonrası gömlekle gezildiğinde dahi üşütmeyecek bir hava ile güzü yarıladık.
Ekim sonunda Cumhurbaşkanını ağırlayan Konya şimdi gelinliğini giyinerek yeni misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Şunun şurasında "vuslat”a ne kaldı ki?
İfadesini Hazreti Mevlana'dan alan ve düğün gecesi manasına gelen "Şeb-i Arus”ta şehir görücüye çıkar. Keşke havaların güzel olduğu günlerden biri olsaydı diye iç geçirsek de, tarihi değiştirecek bir durumumuz yoktur elbette. Mademki düğünün tarihi 17 Aralık olmuştur, o zaman en güzelinden hazırlık yapmak düşer düğün sahiplerine.
Sayın Cumhurbaşkanımız yakın tarihte Konya'ya geldiğinden, 17 Aralık'ta yeniden gelecek mi bilmiyorum. Ancak onsuz Şeb-i Aruslar çok yavan geçiyor. Hele bölgemizde yaşanan ve tüm bölge insanının üzerine karabasan gibi çöken son hadiselerden sonra, aşk ve hoşgörü şehri Konya'dan tüm dünyaya haykırılacak çok mesaj var diye düşünüyorum.
Yularını Amerika Birleşik Devletlerinin çektiği batı menşeli bayat yemeği önümüze yeniden koydular. Ancak bu sefer adresi farklı. Çok ama çok tehlikeli bir coğrafyadan ses geldi. Ancak ses ile birlikte bir de büyük bir gürültü çıkardılar. Belki de dikkatler sesten fazla gürültüye çekilsin diye yaptılar. Ne büyük tevafuk ki, "yolsuzluk” operasyonu, "ılımlı İslam” çıkışıyla birlikte başladı.
Türkiye gibi eleştiri ve tartışma kültürüne alışık toplumlarda insanların bu tür tehlikelere karşı kendilerini koruma refleksi fazla. Ancak Suud gibi kapalı toplumlarda maalesef düşünme ve hareket kabiliyeti kısıtlı.
İslam'ı "ılımlı” ve "ılımsız” diye ikiye ayırma fecaatini gösterenler hem kendi hanedanlarının hem de ülke yönetimlerinin altına dinamit koyduklarının farkındadırlar diye sanıyorum. Ancak, 1991 Irak operasyonu ile başlayan İslam Coğrafyalarını parçalama stratejisi karşısında tehlikeyi görüp birlik olmayı başaramayan Müslüman Devletler "made in İsrael” senaryosu karşısında acziyete düştüklerini yeni anladılar. Anladıklarında ise iş işten çoktan geçmişti. (Tek istisnası tehlikeyi daha erken görüp, dik durma başarısı gösteren Türkiye oldu)
Yemen üzerinden İran ile savaşmak zorunda bırakılan Suudi Arabistan'ın Katar krizi ile de altı oyuldu. Yemen'de yakılan ateşin Lübnan'a da sıçradığını gören Suud yönetimi iyice panikledi. Yuları çoktan Amerika'nın eline geçen Mısır'dan Suud'a gelecek bir hayır zaten yok. Katar krizinde Türkiye ile de dolaylı sıkıntı yaşayan, sonrasındaki süreçlerde de dik durmayı başaramayan Suudlular, kendileri için önceden hazırlanan ölüm senaryosunu istemeye istemeye oynamak zorunda kaldılar.
İsrail'in doğu güvenliğini Irak operasyonu , kuzey güvenliğini Suriye operasyonu, batı güvenliğini Mısır Operasyonu ile sağlayan İsrail Hamisi Amerika şu sıralar güney güvenliğini sağlama almak ile meşgul. Bu yolla İsrail bıyıklarını burup geleceğe güvenle bakarken, Amerika hem silah satarak hem de zengin petrol kaynaklarından yararlanarak kazanç elde ediyor. Yani bir taşla iki kuş vurma hadisesi. İsrail-Amerika konsorsiyumu (İsrika A.Ş) bölgede çok ama çok kazançlı yatırımlar yapıyor.
Türkiye başta olmak üzere tüm İslam Dünyası'nın gözünün ve kulağının bu bölgede olduğu bir dönemde Şeb-i Arus'a hazırlanıyoruz. Tam da zamanı. Keşke, tüm İslam ülkelerinin liderlerini Konya'ya getirme fırsatımız olsa da, Reis hepsinin gözleri içine bakarak, gerçek İslam'ı haykırsa. TEK İSLAM, TEK ÜMMET, TEK SANCAK, TEK HEDEF.
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım