BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Cumhuriyet'in ilanından buyana ciddi badirelerden geçtik. Büyük bedeller ödedik. Bu ülkenin özüne en uygun yönetim şeklinin inşası için inanılmaz çabalar sarf ettik.
Geriye dönüp baktığımızda demokrasi tarihimizin önemli aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Tek partili dönem, çok partili dönem ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeli dönemi. Yani, 24 Haziran Türkiye için bir seçimden daha fazlasını ifade ediyor. Cumhuriyet tarihimizde ikinci yüzyıla yeni bir sistem ile girmeye hazırlanıyoruz.
Bu tür aşamalar Avrupa demokrasilerinde de olmuştur. Fransa'da benzer aşamalar birinci, ikinci, üçüncü, beşinci Cumhuriyet diye adlandırılmıştır. Her ülke zaman içerisinde bu tür siyasi gelişmelere sahne olabilmektedir.
Halk arasında bir söz var. Der ki halkımız, ‘bir iş nasıl başlarsa öyle devam eder'. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de, nasıl başlarsa öyle devam edecekse, iyi başlamalıdır.
Her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de her şey Anayasa veya kanun değildir. Teamüller, gelenekler, adetler de demokrasinin olgunlaşmasında önemli yer tutar. Demokrasinin beşiği İngiltere'de Anayasa bile yok.
Her şeyin Anayasa olmadığının en güzel örneklerinden biri de Türkiye'dir. 1982 Anayasası Cumhurbaşkanlarına büyük yetkiler verdiği halde, cumhurbaşkanlarının tamamına yakını bu yetkilerin önemli bir bölümünü kullanmamıştır. Recep Tayyip Erdoğan'dan önce başbakanlık, Cumhurbaşkanlığından daha faal olmuştur. Cumhurbaşkanlığı makamı adeta noterlik hizmetlerinin verildiği bir yer olarak görülmüştür. Cumhurbaşkanlarına daha ziyade devleti temsil görevi verilmiştir.
Türkiye, aynı partiden dahi olsalar cumhurbaşkanları ile başbakanların çatışmalarına şahit olmuştur. Büyük siyasi ve ekonomik krizlerin doğduğu yıllar yaşamıştır. Buna en güzel örnek ise aynı düşünce yapısına sahip olmalarına rağmen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit'in kavgalarıdır. O kavgalar Türkiye'de 2000-2002 siyasi ve ekonomik krizini yaşatmıştır. Ülkenin 70 cent'e muhtaç olduğu bizatihi o dönemin siyasileri tarafından dile getirilmiştir.
Tüm bu sorunlar ülkemizde yeni bir siyasi modele ihtiyaç duyulduğunu ortaya çıkarmıştır. Daha eskilerden Türkeş'in, Erbakan'ın, Özal'ın ve Demirel'in de önerdiği bu yeni sistem başkanlık modelidir. Onların başaramadığı bu model, Erdoğan'ın çabaları ile halkımıza 16 Nisan 2017 referandumu ile onaylatılmıştır.
Şimdi 24 Haziran'da halkımızın onayladığı bu yeni sistemi uygulamaya koyacağız. Kim ne derse desin bu konjonktürde ülkemiz ve insanımızın yapısına en uygun siyasi model budur. Türkiye bu sistemle birlikte vites büyütecek ve 2023 hedeflerine yönelecektir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına daha güçlü girmemizi sağlayacaktır.
Tabi eskinin siyasi kaoslarını özleyenler de yok değil. Halkımızın ‘evet' dediği bu sistemi kaldıracağını vaat eden bir muhalefetimiz var. Bazen güçlü iktidarın yanında güçlü muhalefet de olmalı diye düşünürüm. Ancak, geriye gitme özlemi içerisinde olan, yapılanları yıkacağını söyleyen bir muhalefetin nasıl güçlü olacağına ise akıl erdiremem.
Zaten bu seçimde sorun muhalefet gibi görünmemektedir. Bu seçimde sorun tüm bu güzel gelişmeleri idrak ettiği ve mevcut muhalefetten bir cacık olmayacağını bildiği halde muhalif olanlarda. Yani anlamsız bir iç muhalefetin varlığı söz konusu gibi.
"Cumhurbaşkanlığında oyum reise ama milletvekilliğinde değil” diyenleri anlamak mümkün değil. Sanırım partinin başkanının da Erdoğan olduğu unutuluyor.
Hakikat şudur ki, meclis çoğunluğunu elde edemeyen bir Cumhurbaşkanının yeni sistemde başarılı olması mümkün değil. Özetle VAKİT HAKİKAT VAKTİ.
Küçük kırgınlıkların, basit dargınlıkların, karşılanmayan kişisel beklentilerin Türkiye'nin istikbaline yön vermemesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü asl olan devletin varlığı, milletin bekasıdır.
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
Aynı Depremi Bin Kere Yaşamak
CHP entübe aşamasında…
Konya’ya sağlıkta sessiz bir devrim
Biri cumhurbaşkanına söylesin, Konya’yı kaybediyoruz
Ya büyük bir kaos ya büyük bir savaş
CHP gerçek boykota hazır mı?
Ya Özgür Özel’in aklı başında değil, ya da….
Ak Parti Konya’da yeni dönemin şifreleri
İsimler değişiyor ama zulüm aynı zulüm