İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
PAYİTAHTA RUH VERENLER
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
TEŞEKKÜR
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Bölgesel güç olma hedefine hızla ilerleyen Türkiye'nin yoluna taş koymaya devam ediyorlar. Gezi Parkı ile başlayan, 17-25 yargı darbesi ile devam eden, 15 Temmuz ile zirveye ulaşan Aziz milletimizin yükselişini durdurma çabasında yeni bir oyun ile karşı karşıyayız.
Tedrisatından geçtiğimiz ve kendisi ile bu konuda bir çok program yaptığımız Rahmetli Necmettin Erbakan hocamızı, meşhur "üç kağıt ekonomisi” tespitleriyle meseleyi en iyi teşhis eden ve anlatan büyüğümüz olarak bir kez daha rahmetle yad ediyoruz.
Dolar.
Son haftaların en çok konuşulan gündemi. "Ne olacak bu doların hali?”
Biz konuşmasak hiçbir şey olmayacak. Biz almazsak, değeri bu kadar fazla artmayacak.
Kendileri çalıp kendileri söyleyecek.
Doların dünya ekonomisinde ne anlam ifade ettiğini bilmeyen biri değilim.
Ancak, unutmayınız ki mesele bizim ekonomimiz ile ilgili değil. Türkiye'de ekonomik krizi gerektirecek hiçbir şey yaşanmadı bu birkaç ay içerisinde… Doların bizatihi ABD hükümeti tarafından bir silah olarak kullanılmaya başlandığını herkes biliyor. Bir tatil gününün gecesinde Türkiye'ye çok uzak bir Doğu Asya ülkesinde dolar üzeride yapılan spekülatif hareket her şeyi net bir şekilde anlatıyor.
Mesele açık. Mesele basit. Mesele anlaşılır.
Geziyle yapamadıklarını, yargı operasyonu ile gerçekleştiremediklerini, askeri darbe ile başaramadıklarını "dolar” ile yapmaya çalışıyorlar.
O zaman ne yapmak lazım. Gezi'de, yargı operasyonunda ve 15 Temmuz'da yaptığımızın aynısını yapmamız gerekiyor.
Gezi'de gezicilerin yanında olmadık.
17-25 Aralık'ta, hain yargı ve emniyet mensuplarına inanmadık.
15 Temmuz'da terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki uzantılarına boyun eğmedik.
Gezi, tıpkı ‘Arap Baharı' gibi gençleri hükümete karşı kışkırtma faaliyeti idi, gençlerimiz oyuna gelmedi.
17- 25 Aralık, devlet bürokrasisini, büyük oyuna alet etme çabası idi, memleketine sevdalı yargı ve emniyet bürokratları, kendi içlerindeki hainlere fırsat vermedi.
15 Temmuz topluca bir milletin istiklal ve istikbal mücadelesi idi, halkımız devletinin bekası için canlarını feda etmekten çekinmedi.
Şimdi sıra parası olanlarda… Yani zenginlerde…
Dolar ile başlatılmak istenen bu haksız "ekonomi darbesine” de zenginler fırsat vermeyecekler.
Bırakın spekülatörler gece yarısı operasyonlar ile dolar üzerinden bizi devirmeye çalışsınlar. Bırakın zaten kendilerine ait olan kâğıt dolarlarını piyasadan çeksinler. Biraz sabredersek, o kağıtların onların da işine gelmeyeceğini göreceğiz. Üretime dönüşmeyen hiçbir ekonomik varlık kendi başına bir anlam ifade etmez. Yeter ki, sabah olduğunda ‘TL'miz eriyor' diye gidip gavurun kağıdından almayalım. Sorun da çözüm de bu.
Biz dolar almadığımızda, biz dolar istif etmediğimizde, biz dolar konuşmadığımızda meseleyi büyük oranda çözmüş olacağız.
Reel ekonomide dolar kurundaki artış ortalamada ülke ekonomisine artış miktarınca yansımaz. Bu yansıma genel ortalamada yüzde 10 ile yüzde 30 arasında değişir. Paniklemeyip işimize devam ettiğimizde, üretime katkı vermeyi sürdürdüğümüzde ve TL ısrarımızla dik duruş sergilediğimizde yüzde 10 ile yüzde 30 arasındaki olumsuz etkiyi tamamen ortadan kaldırabiliriz. Çünkü bizim riskimiz en fazla yüzde 30 iken, piyasadan dolar çeken o dış mihrakların riski yüzde 70 ile yüzde 90 arası.
Peki diyelim ki geçici rüzgârlara biz de yelken açtık. O zaman ne olacak? Olacağı şu; reel ekonomide hiçbir anlam ifade etmeyen, TL karşısında değer kazanan adına dolar denen bir miktar yabancı kâğıdımız olacak. Orta ve uzun vadede bu kâğıdın hiçbir değerinin de olmadığını anlayacağız. İşte o zaman kendimize ve ülkemize verdiğimiz zararın boyutu büyük olacak. Dik durduğumuzda bu sanal krizi birkaç ay içerisinde bertaraf etmemiz mümkün iken, dolara koştuğumuzda bu krizi kendi ellerimizle derinleştirip büyüteceğiz.
Tıpkı 15 Temmuz gibi bir imtihanın içerisindeyiz. O gün sevdiklerimizi, canlarımızı, kanlarımızı feda ederek zafer kazandık. Bugün ise, bir miktar malımızdan feragat ederek zafere ulaşacağız.
İnşirah Suresi'nde "zorlukla birlikte bir kolaylık vardır” diyen yüce Rabbimize kulak verip, O'nun vaat ettiği kolaylığı bekleme zamanı.
İmtihan zenginin imtihanı.
Zenginlerimiz dolar imtihanından başarıyla geçerlerse, ülkemiz daha özgür ve daha müreffeh olacak.
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım