KAR GELDİ BİR GELDİ

Memleketimizin her köşesinde çok şükür kar var. Bu yıl, geçmiş yıllarda özellikle son otuz yılda görmediğimiz karları gördük. Kimi yerde afete dönüştü, yollar kapandı, arabalar ve insanlar yollarda mahsur kaldı. Kimi yerde çatılar çöktü, evler yıkıldı damlar aktı. Zorluklar, yıkımlar, çileler yaşasak da kar bereketiyle geldi. Çekilen göller, kuruyan barajlar, göletler, kuyular, dereler suya kavuştu. O çok korktuğumuz kuraklık biraz olsun ötelendi. Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Bu kar, biz isyankâr ve nankör kullar için değil, dilsiz hayvanlar, göç ve savaş mağduru mazlum ve masum kulların hürmetine yağdı. Bu kar, yurt içinde ve dışında onardığımız ve açtığımız binlerce tarihi eserlerin, türbelerin, camilerin hatırına yağdı. Bu kar, devlet ve millet olarak verdiğimiz sadakaların, Afrika'da açtığımız kuyuların ve aldığımız duaların hürmetine yağdı.

 

Karla ilgili atasözlerimiz ve deyimlerimiz var: Büyüklerimiz, "Şitanın (kışın) güneşine, nisanın (kadının) gülüşüne aldanma". "Yazın yaşa, kışın taşa oturma". "Ayağını sıcak tut, başını serin, yediğine dikkat et, düşünme derin". Yaz günleri uzun oldu işlerimiz bitsin diye. Kış günleri kısa oldu aşlarımız yetsin diye". "Kara basma iz olur, allar giyme söz olur". "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" demişler. Deyimlerimiz de var: "Kulağına kar suyu kaçmak, saçlarına kar yağmak, dağına göre kar olmak" bu deyimlerden bazıları.

 

Türkçemizde "karı- koca, koca karı " ikilisindeki "karı", kar sözcüğünden gelmektedir. "Koca" dağ demektir, "karı" da koca dağın ütündeki kar demektir. Bizim kültürümüzde bir evde erkek dağ gibidir, kadın da onun üzerindeki kar gibidir. Yani kadın kar gibi ak ve lekesizdir, erkeği kar gibi örter ve sarar. Erkek dağ gibi güçlüdür, dağın karı taşıdığı gibi eşini sırtında taşır.

 

Evet, kırk yıldır kar yağmayan topraklara bu yıl kar yağdı. Arabistan çöllerinde, Antalya sahillerinde kar gördük. Belli ki iklimlerde büyük bir değişim yaşanıyor. Kış aylarında baharı, bahar aylarında kışı yaşayabiliyoruz. Kutuplarda buzulların erimesi, kimyasallarla denizlerin, göllerin, ırmakların ve havanın kirlenmesi ve birçok canlı türünün kaybolması, fosil yakıtlardan dolayı karbon salınımlarının artması ve bu gazların sera etkisiyle atmosferde sıcakları artırması, güneşten gelen ultraviyole ışınlarının dünyaya ulaşmasını engelleyen ozon tabakasının kimyasal gazlarla incelmesi mevsimlerdeki değişimi getirdi. Rabbimizin ifadesiyle, "insanoğlunun kendi elleriyle yaptıklarından dolayı karada ve denizde fesat ortaya çıktı". Bu fesadı gören, gelecek tehlikeyi farkeden devletler çevre kirlenmesine ve iklim değişimine karşı tedbirler almaya başladı. Bundan böyle yenilenebilir temiz enerji dediğimiz güneş ve rüzgar enerjisine yatırım yapılacak, fosil yakıtlarda enerji üretimi giderek azaltılacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarına, yeşile ve atıkların geriye dönüşümüne yatırım yapanlar teşvik görecek.

 

Evet, kar bir yandan bereket getirdiyse de, bir taraftan da afet etkisi yaptı. Zamanında tedbirler almayan, tuz atmayan İBB acze düştü, sınıfta kaldı. Trakya bölgesi, Güneydoğu Anadolu bölgesi son otuz yılın en büyük kar yağışına şahit oldu. Saatlerce hatta günlerce yolda kalan arabalar, tırlar oldu. Hele İstanbul'da tam bir kriz yaşandı. Normal zamanlarda belediyeleri, hatta devleti yönetmek kolaydır. Ama kriz ve afet zamanlarında yönetim, öngörü ve tecrübe ister. Sayın Erdoğan krizleri iyi yönettiği için yirmi yıl boyunca iktidarda kalmayı başarmıştır. Biliyoruz ki her nimetin bir külfeti vardır. Gökten afet de yağar rahmet de. Bizler şükreden, kıymet bilen salih kullardan olursak, gökten daha çok rahmet yağar. Bizler asi ve nankör kullar olursak, rahmet afete dönüşür. Rabbim afetinden korusun, şükür sahibi kullarını çoğaltsın.

Yazarın Diğer Yazıları