KURAKLIK BİZİ DÜŞÜNDÜRMELİ

Türkiye'de özelde Konya ovasında kuraklık başını gösterdi. Kuraklığın baş sebebi, baş suçlusu yine biz insanoğlu. Kendi elimizle karada ve denizde fesat çıkaran biziz. Su israfı ve suların kirletilmesi artarak devam ediyor. Afrika çöllerinde insanlar bir damla suya hasret iken, biz tertemiz akan sularımızı kirletiyor, fosseptik borularına veriyoruz. Vahşi sulama ile hala tarım yapıyoruz. Bir el-yüz yıkamak için litrelerce su telef ediyoruz. Bir gusül yapmak- yıkanmak için neredeye bir ton su harcıyoruz. Evlerimizde çeşmelerde suyun akmadığı dönemlerde atalarımız bir ibrik suyla abdest alıyor, gusül yapıyordu. O kilometrelerce uzaktan barajlar kurarak getirdiğimiz tertemiz içme suları, bozulan çeşmelerden fosseptiklere akıp gidiyor, bu suları arıtıp en azından tarımda kullanmıyoruz. Ataların yaptığı sarnıçlar, depolar kurup çatılardan akan yağmur sularını depolamıyoruz.

Evet, kurak bir yıl yaşıyoruz. Birçok deremiz, gölümüz kurudu, birçok ıramağın debisi azaldı, barajlarda su seviyeleri yüzde yirmilerin altına düştü. Konya ovasında sulanmayan arazilerdeki ekinler yandı, nohutlar çıkmadı, birçok kuyu kurudu, Beyşehir gölü çekildi, Çarşamba kanalına çok az su salındı. Ümit bağladığımız Bozkır, Afşar ve Bağbaşı barajlarında istediğimiz oranda su birikmedi, Apa ve diğer barajlarda su seviyeleri düştü. Konya ovasının sulanması için yeni çözümler aranmalı, yeni arayışlara girilmeli. Aksi halde Konya ileriki yıllarda göç verecek, mevcut insanını doyuramaz olacaktır. Konya ovasında tarım biterse Türkiye aç kalacak, tarıma dayalı sanayimiz kapanmak zorunda kalacaktır.

Rabbimiz Kur'an'ında, "İnsanların kendi elleriyle işlediği günahlar, yaptığı yanlışlar yüzünden yerde ve denizde fesat ortaya çıktı" buyrulur. Hele bu yıllarda bu fesat (bozulma) daha da belirgin oldu. Marmara denizi ve çevresinde çıkan müsilaj (deniz salyası) bunun ilk işaretleri.

Rabbimiz, Mülk suresinin son ayetinde su israfına dikkat çekerek, "De ki, söyler misiniz, yerin altındaki suyunuz çekilip yok olsa, o kaynak suyunu geriye kim getirebilir" buyrulur. Evet, daha yirmi yıl önce Konya ve Çumra ovasında sular birkaç metre derinde iken, bugün elli metrenin, yer yer yüz metrenin altına düştü. İleri tarihlerde onu da bulamayacağız. Devletimiz Hadim ve Bozkır bölgesinde üç adet baraj ve bu barajlardan Konya ovasına su vermek için Mavi tüneli yaptı. Yer altı suları çekilmeye devam eden Çumra ovasını ve Konya'nın diğer susuz bölgelerini sulamak için büyük yatırımlar yaptı. Bu açıdan hükümetimize müteşekkiriz. Ancak buralarda da kaynaklar giderek azalıyor, eski karlar ve yağmurlar yağmıyor. Buna rağmen çiftçi çok su gerektiren bitkileri yetiştirmeye devam ediyor. Az su gerektiren buğday ve arpa gibi ürünlerden getirisi az diye çiftçi giderek uzaklaşıyor.

O halde giderek azalan su kaynaklarımızın yok olmaması, ileride susuz kalmamak için bize hangi görevler düşüyor?

Başta nesillerimize su kullanımıyla ilgili, su israfıyla ilgili eğitim vermeliyiz, nesillerimizi bilinçlendirmeliyiz. Tarlalara az su gerektiren tahıl ve kurak bitkileri ekmesi için çiftçimizi teşvik etmeli, Hükümetimiz Konya'da ve diğer suyu kıt bölgelerde tahıla özel destekler vermelidir. Özellikle Çumra ovasında yetiştirilen mısır, fasulye ve pancar gibi bitkiler çok isteyen bitkilerdir. Yeraltı suları giderek çekilen bir ovada bu çok su isteyen bitkiler azaltılmalı veya Konya'ya havzasına yeni su kaynakları gelmelidir. Evlerimizin zemin katlarına yağmur ve çatı sularını toplayan sarnıçlar ve su depoları yapmalıyız. İmar ruhsatlarında su depolarını zorunlu kılmalıyız. Atık sularımızı arıtıp tarımda kullanmalıyız.

Atalar, "damlaya damlaya göl olur" derler. Rabbimiz, "yiyin, için, israf etmeyin" buyurur. Peygamberimiz, "ırmak kenarında abdest alsanız dahi suyu israf etmeyin" buyurur. Hadislerden öğrendiğimize göre, kıyamet alametlerinin büyüklerinden biri de suların çekilmesi ve su savaşlarının çıkmasıdır.

Sonuç olarak, etrafımız denizlerle çevrili olsa da su zengini bir ülke değiliz. Sulu tarım yapılan topraklarımız sular çekilince çöle dönecek, çoraklaşacak, tarımda dışa bağımlı olacağız, Allah muhafaza tarım ülkesinde gıda sıkıntısı çekeceğiz. Devletimiz son yıllarda yaptığı gibi damlama ve yağmurlama sistemlerini teşvik etmeli, vahşi sulamayı külliyen yasaklamalıdır. Şehir içindeki yeşillikleri korumak için arıtılmış içme suyunu kullanmamalı, bahçe, park ve ağaç sulamaları için ayrı şebekeler kurmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları