Reklam
DOLAR
42,33
EURO
49,04
STERLİN
55,85
GRAM
5.768,92
ÇEYREK
9.482,93
YARIM ALTIN
18.871,15
CUMHURİYET ALTINI
37.680,59

HOŞ EYLE

   Bakmak ile görmek arasındaki fark;  fiili yapan kişiden gelir.

   Nereye baktığın, nasıl baktığın, ne için baktığın , gördüğünü şekillendirdiği gibi kalbinin durumu da gördüğüne anlam ve tesir kazandırır.

   Kameralara yansımış bir görüntüde bir delikanlı ufacık bir kediyi süs havuzuna fırlatıyor. Zavallı kedi can havliyle kıyıya yüzüyor. Çıktığı yerden alıp tekrar fırlatıyor ve defalarca bunu yaparak kendince eğleniyor.

    Haberi izlerken yüreğimi sıkıştıran bu görüntüler aklımda peş peşe sorular bırakıyor:

- Bir insan masum bir hayvana eziyet ederek eğleniyorsa bu insanın gözleri bugüne kadar nerelere, nasıl baktı da yüreği bu kadar hastalıklı olabildi.?
   Görmek fiilinin kökeni eski türkçede "kör'den geliyor ki ; aynı zamanda mezar ve hastalık demek. Yani sen bakışınla görmenin arasını kalbindekilerle şekillendiriyor ve onu kendine hastalık, mezar eyleyebiliyorsun.

   Görmeyi hoş hâle getirmek için önce yaşadığımız dünyada niçin bulunduğunuza, ne ile meşgul olduğumuza , faydamıza dair bir bakış düzenlemesi yapmalıyız.

    Bir grup insanı uğurlamak için uzun yol otobüsünün başında bekliyorum. Gelen yolculardan  her biri bir karmaşa içerisinde. Bir yandan bagajlarını teslim etmeye, bir yandan yerlerini öğrenmeye çalışıyorlar. Yeni gelen teyzelerden biri kendisini bindirmeye gelen oğluna bakıyor ; valizini arabadan indirecek ve bagaja teslim edecek diye ama delikanlı bağırarak:

- Ya ! anne aptal mısın? Ne  duruyorsun? Hadi getir valizleri diyor.

  Kadıncağız birileri duyar diye belki, utanarak valizleri itmeye çalışıyor.

  Ben kendi arabamdan valiz indirdiğim için bu konuşmaları duysam da teyzeyi mahcup etmemek için duymamış gibi yapıp:

-  Teyzeciğim sen dur, ben sana yardım edeyim. Sen tek başına götüremezsin diyerek valizlerini alıyorum ama içimden o delikanlıya dönüp:

- Sen annenin seni yetiştirene kadar kaç isteğinden vazgeçtiğini, kaç sıkıntıya göğüs gerdiğini bir düşünsene. Şimdi ona bu küçücük hizmeti çok görüyorsun. Üstelik ona sesini yükseltiyorsun” demek istedim ..

  Yaşlıların en çok istediği şey saygı görmek .Onlar her şeyi güçlerinin yettiği bir zamandan sonra şimdi hayatın kıyısında iken o güçlü zamanlarda büyüttükleri ya da hizmet ettikleri çevrelerinden ilgi görmeyi hak ediyorlar.

   Dikkatle dinlenmeyi, göz göze temas kurulmayı, zaman ayrılmayı, saygı ve edeple hoş görülmeyi .

  Bakışımız ile görüşümüz arasını "hoş” eyleyelim.
 

Yazarın Diğer Yazıları