Ağabeyimiz Halil Demir Hakk’a Yürüdü

Makalemin ser levhasındaki “Halil Demir” bambaşka hüviyet ve liyakatle dolu bir şahsiyet ve 50 yıldan beri  iman ve Kur’an davasında ve bilhassa Kur’anın bu asırda bir mucizesi olan Risale-i nur hizmetinde beraberliklerimiz vardır.
             Konya Cihanbeyli Bulduk kasabasında dünyaya gözlerini  açmış.2 aileden toplam 10 evlat sahibi. 7  si kız  3 ü erkek ve sayısız torun sahibi..Bu pazartesi akşamı Hakka vuslat eden ,ebedi alemine intikal eden ağabeyimiz 84 yaşlarından idi.Kasabalarında Risale-i Nurları tanıdıktan sonra  babalarıyla takriben 60 yıl önce Konya’ya gelir ve bir iş merkezi açarlar.
               Merhum Halil Demir ağabeyimiz erenler evliyalar diyarı bu aziz şehirde artık kendilerini tamamen “İman ve  Kur’an “ hizmetine vakfederler.Çağımızın idrakine bir lutf-u Rabbani olarak sunulan Risale-i Nurların bilhassa eskimez yazı tabir ettiğimiz elle yazılmasına ve  “Hatt-ı Kur’an “ ın  devamına ve yaşamasına çok büyük gayret ve fedakarlıklar göstermiştir.
                   Çağımızın büyük İslam mütefekkiri Hz.Bediüzzaman Said Nursi çok namdar ve mümtaz talebeler yetiştirmiştir .Bu nadide talebeler Nur külliyatını vatan sathında el emeği ve göz nur ile on binlerce çoğaltmışlardır.Bunlardan bir tanesi ellerini öptüğüm duasını aldığım   merhum Hüsrev Altınbaşak ağabeyimizdir.Bilhassa hatt-ı Kur’anın üzerinde hayatı boyunca durmuş ve bir ayda kendi el yazılarıyla Risale- i Nurlardan 14 büyük  eser yazmıştır.
             Hz.Bediüzzamanın varislerinden bu büyük  sultanımızda bu hafta aramızdan ayrılan merhum Halil Demir ağabeyimize bir manada el vermiş ve  onun bu sahada çalışmasına vesile olmuştur.Tasavvufta buna  “el vermek ,himmet buyurmak “derler.Merhum Halil ağabeyimizde ömrünün büyük kısmını bu hizmete adamıştır.Türkiye’nin bir çok yerlerinden gelen ve  cenaze namazına iştirak eden  başlarında yeşil ve  lacivert takke bulunduran camide de sarık bağlayan kardeşlerimizin yetişmesinde bu sultanımızın büyük emekleri vardı..
            Kur’anın hafızları olduğu gibi Risale-i nurunda hafızları vardır.Hatt-ı Kur’anı muhafaza eden, talim eden ve  yazan bu genç kardeşlerimiz yazarken Nurları ezberliyorlar.7 bin sahifelik Nur külliyatın büyük kısmını saatlerce ezber olarak okuyorlar.Başta “Bandrol”yasağı olmak üzere hiçbir yasak bunlara tesir ve hükümranlık yapamıyor ,ağaçtaki bülbüller gibi, Türkiye  bahçesinin  nur bülbülleri olarak ötüyorlar okuyorlar ve yazıyorlar.                    
              Merhum Halil Demir ağabeyimizle müştereken çok çileler çektik o daha çok çekti..Hapishaneler  askeri ve sivil mahkemeler ve işkencelere maruz kaldık.Suçumuz Nur’u Kur’anı okumak yazmak ve neşretmek ve Türkiye’yi ve halkını badirelerden imansızlıktan kurtarmaktı.Merhum ağabeyimiz ebedi aleme bir masum bir mazlum ve fakat bir bahtiyar olarak avdet ettiler.
                 Bayramın birinci günü Vilayet bayramlaşmasından sonra  onu çok seven fedakar Mustafa yılmaz kart beyle ,yoğun bakımda bulunduğu özel hastaneye geldik ,”adiyatın fevkında”bizi kabul ettiler bir anda kendine geldi ve her ikimizi ikişer defa kucakladı ve yanaklarımızdan öptü ve ben o şaşkınlık içende “ağabey sultanım yapacağımız bir emriniz var mı ? dedim cevaben dedi ki “Halil kapılar açık” ve ayrıldık biz ayrıldıktan sonra ağabeyimiz tekrar sekerata giriyor.Yani onun için Cennet kapıları  açılmıştı inanç ve itikadındayım..
               Yoğun bakımda 48 gün hizmetinden hiç ayrılmayan mezara kadar indiren omuzlardan taşıyan başta Mahdumları Mehmed Demir beye  Said ve Hüsrev beylere ve bütün aile-i efradına baş sağlığı ve sabr-ı Cemil diliyorum .hizmette kusur etmeyen nöbet bekleyen cevval gayyur genç talebe kardeşlerime ve Ali Bağcı ağabeyimizin ve merhum  Hafız İbrahim’in evlatlarına  binler tebrik ,teşekkürler.Ruhu ebeden şad olsun ve kabri pür nur olsun..         
             İnşallah bu hizmet büyük mahdumları Mehmet beyin omuzlarında yakın dostlarıyla bir bayrak bir sancak gibi,  devam eder ve edecektir ümidindeyim..


Yazarın Diğer Yazıları