Akan Su Gibi

Müthiş Sıcaklara ve 17 saatlik sahur-iftar arasına rağmen yapılan  tespitlere göre, Türkiye olarak Cumhuriyet tarihimizin en çok oruç tutulan Ramazanını  geçirmekteyiz. Siyasi kanaati, sosyal yaşantısı, makam ve mevkii ne olursa olsun, zengini fakiri, küçüğü büyüğü, ümmisinden alimine  kadar,   Müslüman çoğunluğun oruç tuttuğu or¬taya çıkmıştır. Akan suyun taş ve kayaları yı¬kadığı gibi, bu mübarek Ramazan orucu da gönül ve kalb evlerimizi yıkayıp gitmektedir.Fakat alem-i İslam deyince duruyoruz  ve hayrette kalıyoruz..
Alem'i islâm'ın ve dünya devletlerinde ya¬şayan bütün Müslümanların merakla iştiyakla hasretle ve arzuyla bekledikleri ve beklediği¬miz 12 ayın sultanı Ramazan'ı Şerifi idrak etmiş ve kavuşmuş bulunmaktayız. îlk hafta¬nın ilk teravihleri ve ilk sahurları ile ayakta ve hayattayız. Mübarek Ramazan süratle de sona doğru gitmektedir.  Cenab-ı Allah'a şükürler ol¬sun.
      Bazı misafirlerin, ülfet hastalığından onun kadri ve kıymeti bilinmez. Ancak ayrılı¬ğından sonra hissedilir, eyvah "va esafa va hasreta" denilir, fakat o misafir artık gitmiştir. Bu ifade çok geniş ve mücmel mi¬sallerle süslenebilir. Mesala ; Anne ve Baba¬mızın yoklukları gibi, diğer bir manada Vata¬na millete ve alem-i insaniyete faydalı olan üstadların yokluğu ve ay¬rılığı gibi.vs.
Ramazan-ı şerif böyle müstesna bir aydır. Sırlarla, feyizlerle iftarlarla, sahurlarla davet¬lerle, zikir ve fikirlerle yazılarla ve çeşitli programlarla, bir anda bu ayın nasıl geçtiğini bilmeden ayrılır gider. Öyle ise ülfet perde¬sinden kopup ve ayrılıp onu gerçek manada misafir etmenin gayret ve himmetini göster¬meliyiz. . Başımızı kaldırıp çok geniş bir dürbün ile yani yazılı görsel basın penceresinden ve bir fezleke içinde alem çarşısına ve başta a!em-i islâm olmak üzere Amerika, Avrupa, Afrika, Asya ve Avustralya kıtalarındaki Ra¬mazan-ı şerifin ağırlanmasına ve yaşantısına bakmalıyız…Alem-i İslam bilhassa Ortadoğu için berrak diyemeyiz.
Hep bir ağızdan "Allahu Ekber" tekbiratı ile ve Bismillahirrahmanırrahim ile iftar açmaları ve bütün bu dünya ülkelerindeki camilerden ard arda yani dakika dakika iftar ezanlarının devam etmesi muhteşem bir musiki-i ilâhinin 24 saat de¬vam etmesi. Adeta kâinatı vecde ve cezbe¬ye getirmektedir. Bu muhteşem görüntüyü teknolojinin ağzından yani TV ve Radyolar¬dan dinlemek ve görmek ne muazzam bir hadisedir.
Dünyada bu kadar görkemli .intizamlı ve ihtişamlı bir ordu tasavvur edilemez.Çünkü gaye bir,ezan bir, kıble bir, Tevhid bir, Ramazan bir, Peygamber bir (sav) Allah bir, if¬tar bir, sahur bir, teravih bir, secde bir ve yüzlerce binlerce bir bir bir.Bu gerçeği örtbas etmek ve çirkin göstermek için Ortadoğu içler acısı.Siyasiler müdderrisler  zaptiye kuvvetleri durduramadılar ,belki Ramazan durdurur dedik, hani müslümandı bunlar ya..Fakat maalesef…
Bütün bu birbirlere rağmen 57 İslam ülkesinin bilhassa orta doğu kesimi ve çevresinin bitmeyen iktidar kavgaları, savaşları ve Ramazan da  dahi akan ve durmayan kanlar neticesinde Soruyor herkes, bilhassa batı dünyası ; “Bunlar Müslüman değil mi ? Bunlar “Cennet annelerin ayakları altındadır” H.Şerifini okumuyorlar mı? Bunlar “Bütün mü’minler kardeştir” Hucurat suresi 10.ayeti okumuyorlar mı? sahabeden Muhallim ibn-i Cessameyi okumuyorlar mı? ”
Hadiseler Arapcayıda bilmekle de bitmiyor. “Ebucehil”inde ana lisanı  Arapça idi.Fakat iman etmemişti.Halas ve kurtuluş iman edip  yaşamaktır.Yaşamayanlar yaşatamazlar.Yoksa su gibi akıp giden Ramazandan hissesi bir damla olamaz..Keşke iftarları hüzünle açmasa idik..


Yazarın Diğer Yazıları