Avrupa’da Bizim Gençler

Mart ayının büyük bölümünü Hollanda ve Almanya’da gezmeden ziyade davet üzre gönül tellerine vurmakla geçirdim. Seyyiatlarla dolu dünyamızda tek ümidim ,Kur’annın hakikatleriyle “maden-i hayat” olan hadis-i şeriflerin çağımıza bakan yönlerini takdim eden Nur külliyatıyla hizmetlerdir ve o hizmetlerin kerametleridir.Çünkü bu davanın sahib-i ezelisi malikimiz olan Hakim-i Zülcelaldir.
Elbette bu yürüyüş ve hitabelerde çok çeşitli kişilerle muhatap olmaktasın.Sualler alabildiğine ,ancak tasnif edip cevap verebiliyorsun. Hz.Beiüzzaman “Her doğruyu bilmek hakkın fakat her doğruyu her yerde söylemek doğru değil,su-i tesir yapar” Bu itibarla imkanlar ve zaman mefhumu içinde, ne kadar muhatap olduk isek o kadar yeter ve ahsendir deyip her gün bir konunun seminerini ve konferansını verdik.Şükürler olsun..
Merak ettiğimi hep yeni nesil ve gençler olmuştur.Yani hem nesl-i cedid diğer manada asımın nesli ifadeleri kullanılır..Gençler “biz burada doğduk ve buranın okullarında okuduk,en az 3-4 lisan biliyoruz kendi ana vatanımızın lisanı başta olmak üzere..Buraların her yerinde görev almak istiyoruz.,hedefimiz ve idealimiz budur.Evvela Dedelerimize Babalarımıza minnettarız,onları mahcup etmeyiz inşaallah” diyorlar..
Kendi tahlilimde de bu tespitler çıkmaktadır.Teknolojiyle hemhal olmuşlar,eğitim düzeni ,şehir düzeni ,trafik düzeni ve temizlik ,eşit şekilde hak ve hürriyetlerin varlığı ,dini vazifelere ve dinin emirlerini yaşamaya engellerin olmayışı,silahlı eylemler olmadığı müddetçe fikr-i hürriyetin her şekliyle açık oluşu,bunların yanında her türlü sportif faaliyetler,yabancılara iş kurmak izinleri ve dünya ile entegre olmaları ,bizim gençlere her cihetle cazip gelmektedir.
Bunların dışında alem-i islamdaki kötü görünümler,kardeş kavgaları,islamın dışındaki hareketler ,gerçek demokrasilerin olmayışı ,insan hak ve hürriyetlerin talan edilmesi gibi aslımıza dinimize ve sünnete uymayan hareketler onları Avrupa’dan kendi ülkelerine döndürmüyor.Oralarda dikkatimi çeken camilerle medreselerle veya okullarla kalmak istiyorlar.Onların neşv-ü neması için niyet ve arzuyu yaşamakla gösteriyorlar.Yok mu çürüğü ? elbette İslam dünyasında bu kadar olursa orada da o kadar olacaktır…
Hz. Peygamber Buhari ve Müslim ve Nur külliyatında geçen bir hadislerinde “Ümmetimden bir taife kıyamete kadar galibine hakkı dava edeceklerdir”.Elbette bu hadis-i şerifin damen-i kıyamete kadar çok külli ve umumi manaları vardır.Fakat bir manasının Mart ayında bulunduğum Hollanda da ve Almanya’da tezahür ve tecellisini gördüm.17 milyonluk laleler diyarında 450 cami ve 82 milyonluk Almanya’da 3 bini aşkın caminin bulunması ,bu mucizane hadis-i şerifin bir manasıdır.
Hem kendini yetiştireceksin,hem kendini koruyacaksın, hem sosyal hayatta yer alacaksın ve hem de o gayr-ı Müslimleri “asr-ı saadet modeliyle” islama davet edeceksin.Bu itibarla mezkur hadisin içine nasıl girmeyeceksin? Hz.Bediüzzaman 103 yıl önce Şam Emeviye camiindeki hutbede diyor ki “Eğer biz ahlâk-ı İslamiyenin ve hakaik-ı imaniyenin kemalatını ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatler halinde İslamiyete girecekler. Belki küre-i arzın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecektir”
Ayet ve hadislerin ışığındaki bu manidar sözleri Batının bu mezkur yerlerindeki genç kardeşlerimiz yaşıyorlar ,yoksa bu kadar başarılı olamazlar.Her iki kıtaya birden baktığım için ; keşke 57 islam ülkesi bu harika tespiti camilerin üniversitelerin ve medreselerin duvarlarına assalar ve yaşasalar..Bu hafta Çankırı’dayız inşaallah..


Yazarın Diğer Yazıları