Hiç Ümid Yok Mu?

Türkiye’de ve dünyada 2 milyarı bulan Müslüman nüfusun büyük ekseriyeti ,oruç ve oruç ayına  bütün kesimleriyle sahip çıkmaktadır.Türkiye’de takriben 2 bin STK ,10 bini aşkın vakıf ve 90 bini bulan derneklerin de kısm-ı azamı bu ibadetin ve gayretin içindeler. Bunların dışında 500 ü aşkın TV ve yine 1200 aşkın radyo ve yazılı görsel basın  da kendi kulvarında ve çizgilerinde, mübarek Ramazan ayının haşmetinin içine girmektedirler.Hizmetleri ve ikramları tadat edemeyiz,sınırsız vaziyette,  İnşallah hiçbir kişi bu ramazanda aç kalmayacaktır.
Kahraman ordumuzu ve “Peygamber ocağı” ifadesini her şeye rağmen yaşatan ve o inançla ordumuza katılan ve şehitliği en yüksek makam bilen,vatan millet ve mukaddesatımız için çırpınan, subaylarımızdan bir çokları zaman seylinde haksızlıklara uğradılar,ordumuzdan ayrılanlar oldu ,bu aziz görevlerine takoz koyanlar oldu.Bu cengaver şahsiyetler kısa adı “AS-DER” yani “Adaleti savunanlar derneği” adı altında bir araya geldiler.
Bu güzel kuruluşun bir şubesi de Konya’mızda  bulunmakta ve faaliyet göstermektedir. Geçtiğimiz hafta ,daimi yaptıkları faaliyetleri içinde de şube başkanı Mehmet Kanmaz bey, bizi hem iftara ve hem de “ittihad-ı islam”başlıklı bir konferans vermemize davet ettiler .İftardan ve akşam namazından sonra kısa zaman dilimine ne sığdı ise, Kur’an-ı Kerimden Hz.Muhammed “asm” efendimize ve ,Hz.Bediüzzamandan Hünkarımız  Yavuz Selime ve Asr-ı saadetten günümüzün alem-i islamına kadar; tespitler ve çıkış yolları üstünde durduk.
Bir emekli komutan ağabeyimiz “Hiç ümid ve müjde yok mu? Dediler.Biz zaten müjdeciyiz ve bunun üzerine 2 kitap yazdık.Fakat zaman bitti ve geldi teravih namazı.İnşaallah başka bir gün ve gecede  daha geniş bir kültür sitesinde ve sizlerin organizeleri ile bunu anlatalım dedik.Fakat bu Ramazanın feyziyle ve bugünlerde çok muhtaç olduğumuz  ümid-müjde  dökümanlarından birkaç tanesini ,dualar ve göz yaşları içinde  takdim etmek istedim.Yalvarıyoruz çünkü : O isterse her şey olur….
Müjdelerle ilgili bir çok ayet ve hadisler var.Çağımızın büyük İslam mütefekkiri Hz.Bediüzzaman  ,mezkûr ayet ve hadislerin nuru altında bugüne bakan vechesini müdeller delillerle ortaya takdim etmektedir ve bunların hangisini makaleye sığdıracağız? O kadar çok ve o kadar deruni ve tap taze. Bazı sözlerini yorumsuz yazıyorum ,her biri bir konferans..
Muhakemat eseri 8. mukaddimesinde diyor ki “Asıl insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyet, sema-i müstakbelde ve Asya'nın cinanı üzerinde bulutsuz güneş gibi pertev-efşan olacaktır.”Yine  vasiyet manasındaki “Eddai”sinde“Yakinim var ki istikbal semavat-ı zemin-i Asya bahem olur teslim yed-i beyza-i islama” Ve yine münazaratında : ( İman ederim ki; umum âlem-i İslâm,millet-i insaniyede ve âdem kavminde bir meclis-i mebusan-ı mukaddese hükmüne geçecektir..) diyor çıkış tüneli olarak da  ve Hakikat çekirdekleri  2.babda “Azametli, bahtsız bir kıt'anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır..” diyor.
Fakat şartları ve muhteşem inkişafın metodlarını elden bırakmıyor ve önümüze koyuyor. Bunları teyiden tarihçesinde “diyor ki : Lisanın Kur'an'ın ayetlerini aleme duyururken, hal ve etvar ve ahlakın da onun mânâsını neşretsin, lisân-ı hâlin ile de Kur'an oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, alemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun
Bizler Müslümanlar olarak kutsi bir aşiretiz, bizim Reisimiz Hz. Muhammed “asm”efendimizdir. Şimdi bu 2 milyarlık büyük aşiretin müntesipleri olarak tefekkür zinciri içinde, bu ittihadın neresindeyiz ve neresinde olmalıyız?Mübarek Ramazan ayındayız, alem-i islamda halen silahlar susmuyor?Neden acaba ve susturmayanlar kim ve hangi güçler? kendini tedavi edemiyenler alemi tedavi edemezler. Demek ki daha çok çalışmamız lazım ve kaçınılmazdır ve mesuliyet bitmiş değildir, herkes sorumludur.Bu hakikatleri  nakletme me vesile olan, bir kaşık çorba ile iftar açtıran “Adaleti savunanlar derneği”ne ve Konya şube başkanına ve üyelerine binler teşekkür ve tebrikler. Bir iftarda buluşmak ümidiyle.


Yazarın Diğer Yazıları