İki Hançer

                 Van mekteb-i idadiyede  ,Ergani medreselerinde ,Malatya söğütlü camisinde ,Ürgüp ilçe müftülüğünde  ve bilhassa 18 Şubat 1956 yılında Konya İmam Hatip  okulunda  “sözleşmeli meslek dersleri öğretmenliği” dönemlerinde çok sayıda ilim irfan dolu şahsiyetleri yetiştirmiştir.Daha sonraları Prof. ve doçent olan Hayreddin Karamanlar,Ali Osman Koçkuzular ,Ahmet Gürtaşlar ,Ali Turgutlar,Şerafeddin Sütçüler İsmail Hakkı Ucalar ve emsali zatlar hep bu silsiledendir.
 
                Nurs Taği medresesinde,Bahçesaray Arvas medreselerinde ,Van Horhor medresesinde  okuyan ve medrese usulü bütün ilimleri bitiren ve ayrıca ağabeyleri büyük üstad Bediüzzaman hazretlerinden 20 yıla yaklaşık dersler alan, bu müstesna şahsiyet, bunlara ilaveten Hz.Bediüzzamanın telif ettiği  “İşarat ül i’caz ve Mesnevi-i Nuriye “isimli eserlerini Arapçadan Türkçeye tercüme  ediyor ve  kendi imzasını taşıyan 5 eseride sahibi..
          Bütün  Nursi ailesi garip tecellilere ma’kes ve mazhardır.Hepsinin hayatları sırlarla ve hazin hatıralarla doludur.Bu sülaleden iki zatı ve iki hançer ifadesini makalemde serlevha edeceğiz.Birisi Abdülmecid Nursi, birisi Abdurrahman Nursi.Nakledeceğim her iki hatıratın
 
sahibi birinci elden Abdulmecid Nursi’dir.Kendileri 1952 yıllarında Ürgüp müftüsü iken “memuriyetimiz tamamdır emekli olalım” müracaatında bulunurlar.Fakat Ankara’dan gelen cevap “ görevinize son verilmiştir.”
            Başka hiçbir gelirat yok ve her şey kesilir.Meğer dosyada “Bediüzzamanın kardeşi Abdulmecide Türkiye sınırları içerisinde  hiçbir resmi kurumda vazife verilemez”kırmızı çizgi varmış,sırlar alemi ayrı bir makale.  Kahraman Ürgüplü Müslüman kardeşlerimiz 1952 yılı ile 1955 yılları arasında bu aileye bakarlar.  Kızları Saadet (Saide) Konya kız öğretmen okulunda okumak için Hz.Bediüzzamana izin için mektup yazarlar.Cevap gelir “Bizden bir tane bulunsun”
             Nihayetinde Konya’ya gelirler kirada kalırlar. Van’dan talebesi ve aile dostu  birkaç aile ile birlikteler.Kendileri bu zaman diliminde imam-Hatip okuluna öğretmen olarak başlamadan ,Konya müftülüğüne sessiz sedasız gider o dönemin müftüsüne durumunu geçmişini anlatır ve camilerde vaaz için vazife ister,müftü ! kendilerine Arapça bir kitap verir , şu sahifeyi oku tercüme et  Abdulmecid efendi okur ve tercüme eder..Müftü cevaben derki “siz hem okuyamadınız ve hem de tercüme edemediniz,size Konya camilerinde yer yoktur”
 
          Bu hadiseyi  rahmetli Amcama ve bizlere evimizde anlatırken ağlayacak gibi oldu ve dedi ki “Hazretim eğer bir kurşun sıksa ve bir hançer vursa bu sözden daha iyi olurdu ,çünkü o müftü ancak talebem olurdu.İnanılmaz bir hançer yedik”  Bu hizmetlerde bu nevi hançer yemek bizlere vesair ihvana  nasip oluyor,yerken hep Abdülmecid efendi  yani hocamız ,aile büğüyümüz önüme gelir .Çünkü çeşitli “ünvan” altında bizlere set ve perde olanlar eksik olmuyor
             İkinci hançer  vakasının Ankara’da cereyan ettiğini Abdulmecid efendi anlatırdı. Hz.Bediüzzaman TBMM tarafından bir “Hoşamedi”için Ankara’ya davet edilir.(1922) TBMM de hitap eder, dua eder ve M.Kemal ile müteaddid defalar fikir bazında görüşürler.Yanında hem talebesi ve alim bir zat olan yiğeni Abdurrahman ile birlikteler ve Hacı Bayram külliyesinin misafir hanesinde kalırlar.
 
          ..Bir sabah M.Kemal tek başına gelir ve Hz.Bediüzzamanın kaldığı odada,3 saate yaklaşık çok şiddetli konuşmalar ve meseleler dile gelir.M.Kemal itiraz eder Hz.Üstad  hep ikaz eder ve irşada çağırır,sonunda çıkar ve ardından Hz.Üstad da kapıyı şiddetle vurur.İşte o esnada Abdurrahman Nursi (hançerine çeker) “ Amca bırak ben bunu vurayım ”Hz.Üstad yüksek sesle “Kendine gel Abdurrahman bizim mücadelemiz fikir ile ve ancak tebliğ iledir ,menfi hareketi Kur’an bize men ediyor,koy hançerini  beline ”diyor.
              Bugünlerde baktığı için hafıza arşivimden bu iki hançeri ariflere takdim ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları