İsviçre'de Gördüklerim

         Kısa zaman döneminde ,dünyanın sayılı hür ülkelerinden tamamıyla bahsetmek mümkün değildir.Fakat gördüklerimizi de yabana atamayız.Bilhassa İslami inkişafları ,fikr-i hürriyet,insan hakları ve adil olmak ve emsali güzel halleri bahsetmek noktasında gördüğümüz ip uçlarını yazmak  “elmaya elma demek suç olmadığı ” gibidir.Bediüzzaman hazretleri lemeat eserinde “Her kafirin vasfı kafir değildir” ikazı ,bizleri daima teyakkuza sevketmiş ve dengeli hal ve harekâtta  yardımcı olmuştur.


          Fedakar ve cevval kardeşim ve rahmetle andığımız büyük mücahid Ökkeş ağabeyimizin yiyeni İbrahim Taş ve yiyenleri Yusuf ve Yunus Sönmez ile beni sohbetlerin ve konferansın dışında bazı yerlere götürdüler ,çok yerlerde ve mekânlarda duygulandım ve hz.Üstadın tespitine hayran kalmakla ne kadar  doğru olduğunu müşahede ettim.Bunların bir tanesi “Büsingen Bio Hof” isimli çiftlikte ki satış ofisi yani marketi.
                Konferans verdiğimiz “Schaffhausen” şehrinin yamacındaki bu muhteşem çiftlikte üretilen hormonsuz mahsuller “ Bal,Reçel,Yumurta,Makarna,Meyve ve Sebzeler”Bunların satışı çiftliğin içindeki kamerasız ve tezgahtarların idare amirlerinin bulunmadığı ve güvenlik koruma görevlilerinin bulunmadığı ve  kasanın açık olduğu bir ofis.Normal miktarda konulan mahsuller müşterileri tarafından alınıyor ,kendileri tartıyor,hesaplarını yapıyor ve açık kasaya ödüyorlar ve mallar bitince yetkililer gelip tekrar rafları ve kasaları elden geçirip gidiyorlar ve hal böyle devam ediyor bu çok yönlü çiftlikte ..


               Bunları  görünce bir çok fikirler ve tarihi tespitler önümüze gelmektedir.Asr-ı saadetteki  çarşı  , pazarlar ve alış verişler .İmam-i azam hazretlerini tüccarlığı.Hud suresi 112.ayet “Emrolunduğun gibi dost doğru ol” ve Abdülmecid Nursi'nin “Ünlükul” Malatya'da 1937 yıllarındaki söğütlü cami karşısındaki manifaturacığı ve Devlet-i aliye-i Osmaniyenin  “Sadaka taş ve küpleri” Zengin koyuyor fakir kendine yettiği kadar alıyor ve Fransız yazar 17 yüz yılda “İstanbul'da dilenci göremedim”makalesini yazdırıyor ve çok isimsiz kahramanların Kurbanlarını  kimlere gönderdiğini tahattur ettim..


          Elbette bu hal  irili ufaklı 500 Ayasofya camisinin açık olduğu bütün Avrupa'ya yayılırsa ve Avrupa'nın karışık halk kesimleri ve “Entelleri” ittiba ederlerse ,o zaman Hz.Bediüzzamanın 1900 yılların başındaki “Avrupa bir İslam devletine” hamiledir” sözü daha de perçinleşecek  ve anlaşılacaktır. Ayrıca “Avrupa'da bir İslami devlet” sözüde “AB” olarak şuanda tecelli etmektedir yani tek ülke gibi görülmektedir, her ne kadar 8 milyonluk ve 160 camilik  İsviçre  katılmasa da .
            Bir molla Kasım çıkıp ta  haklı olarak “57  İslam ülkesi bunun  neresinde derse ” vereceğimiz cevap şudur : Allah izan ve feraset versin.Bizim islama ihtiyacımız var, İslam'ın bir şeye ihtiyacı yok.Güneşin propagandaya ihtiyacı olmadığı gibi.Üzülmemek elde değil. İsviçre'den gördüklerimle diyorum ki , gün gelecek bizlerin onlara ders verdiği gibi onlarda bizlere “gerçek İslam budur,sizler bunu neden yaşamıyorsunuz ?” diyeceklerdir ve nesl-i cedid bunu görecektir..
      

Yine fedakar kardeşlerim Mustafa Yıldız, Semih Beşir ,I.Taş ve Mustafaların beni götürdükleri “Schaffhausen” şehrindeki “Şefkat evleri “güzergâhındaki   tarihi taş resimli bir bina.Özetle 800 yıldan beri savaşlara girmeyen İsviçre'ye Osmanlı bilhassa Kununi Süleyman girememiş ve onun bir seraskerini esir almışlar ve kafes içinde duvarlara resminin nakş etmişler.Tarihi gelişmeler tartışılır.Binanın karşısında durup dedik ki ; Fakat bu millet bir şeyi unutuyor ve tartamıyor .Bizler Kanuninin ve Fatihlerin torunlarıyız ve bugünkü manevi silahlarla ,Avrupa'nın bu ülkesinde Kur'anın ve Nurun hakikatlerini haykırıyor ve yayıyoruz.Fetihler fütuhatlar devam etmektedir..Derunu manası tartışılmayan hizmet,ceht ve gayretle devam etmektedir.Şükürler olsun Rabbimize, selam olsun Efendimize “asm”..


Yazarın Diğer Yazıları