Muhakkik Bir Alim Olabilir

Türkiye ve alem-i islamdaki bu günlerde kalpleri dağlayın ruhlarda derin yaralar bırakan alem çarşısındaki hadiseler hengâmında , bir huzur-u daimi bulmak için Giresun ,Trabzon ve uzun gölde aynı manalar için bir araya gelen ,Üniversite talebelerinin “Risale-i Nur okumak programlarına bir yönetmen olarak katıldım.Takriben 20 günü bulan imani ve Kur’ani hizmet içerisinde davet edilen kurum ve kuruluşlarda da konferanslar verdim.
Bu günler içinde hizmet merkezlerine gelen Yeni Asya dışında yazılı ve görsel basından tamamen uzak Nurların derin hakikatlerinin içine dalmaya ve kement atmaya çalıştık.Talebelere bu nurun Kur’ani hakikatlerini anlatmaya çalışırken ,onların okuduklarını dikkatle dinledim ve sayısız suallerine cevaplar verdik.Bu ilmi ve tefekkürü seyirde ruhumun ,kalbimin ve aklımın dinlendiğini hissettim.
Programın bazı bölümlerinde okuduğum hakikat ve tespite ,cümlemizin muhtaç olduğunu hissettim o da şuydu “Hem meselâ, ( Nur suresi 35.ayetinin bir)cümlesi, mânâ-yı remziyle diyor ki: "On üçüncü ve on dördüncü asırda semâvî lâmbalar ateşsiz yanarlar, ateş dokunmadan parlarlar. Onun zamanı yakındır." Yani, 1280 tarihine yakındır. İşte, bu cümle ile nasıl ki elektriğin hilâf-ı âdet keyfiyetini ve geleceğini remzen beyan eder. Aynen öyle de, mânevî bir elektrik olan Resâili'n-Nur dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, külfet-i tahsile ve derse çalışmaya ve başka üstadlardan taallüm edilmeye ve müderrisînin ağzından iktibas olmaya muhtaç olmadan, herkes derecesine göre o ulûm-u âliyeyi, meşakkat ateşine lüzum kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder, muhakkik bir âlim olabilir. Hem işaret eder ki, Resâili'n-Nur Müellifi dahi ateşsiz yanar, tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır, âlim olur.(1.şua B.S.Nursi S.68)
Uzun yıllardır bu ayetin işari remzi manasını okur anlatır ve okuyup anlatanların da sosyal hayattaki hal ve ahvallerine bir manada çalışmalarına sosyal içtimai bünyede bakar ve araştırırırm.Bu ayetin cümlesinde Risale-i Nur ve Hz.Bediüzzaman ve tüllab-ı nur var.Risale-i Nur ve Hz.Üstad tartışılmaz her şey ortada.Nur talebelerine baktım.Onlardaki gördüklerimin özeti de şudur.Aynen elektrik gibi nereye gittilerse ,oraları bu eldeki manevi nurla aydınlatmışlardır. “Alim seceatli ve Kerim” olmuşlardır.
Kendilerinden ve birinci ağızdan dinlediğim bir hatıra bu muhtevaya ve levhaya girer kabilinden naklediyorum .Merhum Bediüzzaman talebesi merhum Tahiri Mutlu’ya diyor ki“Kardeşim Tahiri öyle günler gelecek ki benim akrabamda Nur talebesi demek o adama şan ve şeref olacaktır” buyurmuşlar.Şimdi bu çerçeve ve zaviyeden bakıldığında çok cihetlerle doğrudur “sadakte” demekteyim.üniversiteli gençlere de sizde buna muhatapsınız dedim ve çokları da öyle idiler.
Elbette bu emsalsiz hakikatleri her yere götürmek ve anlatmak lüzumu vardır.Gençlere dedim ve diyorum ;evlenmek hakkınız ve olabilir bir sünnetin ihyasıdır.Fakat bu eserleri yakınımızdaki Alem-i islama Avrasyaya ve Türkiye’nin 780 bin km 2’lık her yerine götürmak bugünün farziyeti makamındadır,çünkü her yerde alev ve figan var..Bu itibarla Hz.Bediüzzamana ve Allah için çalışan ve kimsele alet olmayan mazideki müstesna talebelerine gölge olmadan koşalım konuşalım ve yazalım.Dem bu demdir..
Ankara Sincan münevverleri ve yetişkin ağabeyleri kendirlerine haftanın pazarını sabahtan akşama kadar “Okumak” programına başlamışlar .Tevafuken Karadeniz’den avdetimizde bu güzel programın mukaddemisine vakıf binasında “Okumak üzre” Risalelerden ve hatıralardan örnekler sunduk.
Trabzon dan Ankara Sincan'a kadar emeği geçen can dostlarına binler dua ve teşekkürler.Makalelere sığmayacak hizmet ve hatıralar oldu,onlara yeri gelince değine cem inşallah ..Haklarını helal etsinler..Tarih sizi şerefle yad edecektir.


Yazarın Diğer Yazıları