Reklamın Zemin Etüdü

Aslında iletişim yapmıyoruz. İletişim için öncelikle süreci yönetmek lazımdır. Sürecin ne olduğunu bilmeden insanları yönetmeyi iletişim olarak algılayan zihniyet yüzünden iletişim hastalığı ile boğuşuyoruz. Sorunun yaratıcıları çözümü bulamadıkları için de iletişim sorunu yumak yumak oluyor. Ucunu yakalayabilene aşk olsun.
İletişim için öncelikle toplumsal yapının “istemek” fiilini bilmesi, fark ettirmesi ve öğretmesi lazım.
İstemeyi bilmeyen iletişim sürecini başlatamaz da yönetemez de…
Kimse şunu isteyeceksin diye sizi eğitti mi! Yok.
Aksine sus, ses çıkarma, sorma, dinle, sorulmadan cevap verme…
İstemeyi bilmeyen bireyler nasıl olupta iletişim sürecinin alıcısı olacaklar ve geri dönüş verecekler ki…
Onu da yapamıyorlar ve güya sessiz, sorunsuz, geri dönüşsüz bireyler yaratıyoruz.
Susan bireyler toplumsal varlığa aykırı davrandıkları için bir gün bir yerlerden patlak veren dışa vurumla kendilerini anlatmaya çalışıyorlar. O zaman da çatışmalar baş gösteriyor.
Çatışmayı yönetmek gerekiyor ama…
İletişimi yönetmeyen çatışmayı nasıl yönetsin.
Bir de bu insanların yönetici, idareci, koordinatör, yetkili olduklarında ellerindeki tek bildikleri susmak ve susmalarını sağlamak oluyor.
Konuşan insan sorun çıkartan insan olarak algılanıyor.
Sus ve itaat et.
Soru sorma ve salla başını.
Soru sormak düzen bozucu olarak nitelendiriliyor. Niyeyse!
Kral çıplak olana kadar bekle ondan sonra konuşunca bozul.
Konuşmak iletişim sürecinde insanlar için en önemli fiil. Konuşmak şayet iletişim sürecinde bilinçlendirilmezse bağırmaya dönüşüyor. Konuşan insan bağırarak konuştuğunu zannediyor. Sonra birbiriyle bağırarak iletişim kuran ve itaat üzerine kurulu yönetimler, şirketler.
Olmuyor.
İletişim süreci ciddi ve öğretilecek bir öğreti.
Konuştuğunu zannederek iletişim yapılmaz.
Birebirde de öyle kitle iletişimde de öyle.
Şimdi bu birebiri farketmeyen zatı muhteremler çıkıp kitle iletişimde ahkam kesebilirler mi! Kesemezler. Ama kesiyorlar…
Aslında söylemek istediğim, iletişimi bilmek ve yaşamak insana ve kurumlara cesaret verir. Cesareti alan bireyler girişimci olur. Girişimci bireyler istihdam yaratırlar. Çoğalırlar. Gelişirler, geliştirirler.
Bugün biraz reklamın temeli iletişimin zemin etüdüne çıktık. Zemin etüdü yapılmadan yapılan iletişim binaları nasıl sağlam kalabilir ki!
Kalamazlar.
İki bayramı da bitişik olarak geçirince sizi özlediğimi farkettim. Önce dini sonra milli bayramımızı yeniden kutluyorum. Çarşamba günü yani bugün akşam saat 18.00’de Genç Radyo’da İşte Yorum programında buluşalım.


Yazarın Diğer Yazıları