MÜNAZELE HAKKINDA

 

 

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Dalından sarkan bir meyveyi hayal ediniz. Hayalinize o meyveyi almak için uzanan bir güzel el ekleyiniz. Evet, bugünkü yazımızın özeti tam olarak budur. Mekân olmaksızın, salt inmek anlamında kullanılan terim, "nüzul” olarak bilinir. Aynı şekilde yükselmek de "üruc” diye ifade edilir. Şimdi en basit haliyle bunları birleştirin: Münazele!

 

Bugün sizlere Arapça kökenli bir terimi paylaşmak istedim. Münazele terimini menziller arası yolculuk olarak özetleyebiliriz. İki kişi birbirlerine doğru yolculuk yaparlar onların karşılaşma durumlarına da "münazele” denilir. Elbette bizim derdimiz dil öğretmek değil, aslına bakarsak ben de Arapça bilmiyorum zaten. (Dilimiz üzerine ayrıca yazacağım.)

 

Terim dediğimizde bir kelimenin sözlük anlamından öte derinlerine inmek gerekiyor. Nitekim terimler zamanla asli anlamlarından çok farklı olarak kullanılıyorlar. Bu nedenle her ilgi için kendi terimleri yerleşiyor. Bu kavramı da dilimize Fransızcadan giren bir başka sözcükle ifade ediyoruz: Jargon! Şimdi tasavvuf jargonunda münazele konusuna başlayalım.

 

Kul (sadece insan değil) kendisine doğru bir adım atar. Mekânları yaratan ve mekândan tenzih ettiğimiz Allah (AC.) ona daha fazla yaklaşır. Burada yaklaşmaktan kasıt mecazidir. Konunun en can alıcı noktası da budur. İhtiyaç duyduğumuzda, darda kaldığımızda ilk başvurduğumuz çözüm noktası duadır. Sorun çözülmese de dua kendi makamına ulaşır.

 

Hangi topraklara neler ektik bir düşünelim. Ne toplamayı umuyoruz? Aramızda buğday ekip de arpa biçen oldu mu? Hangimiz elma ağacından armut devşirdik? Bahsettiğimiz evrensel döngü içerisinde tüm eylemlerin kendilerine uyan sonuçları olduğunu görüyoruz. İnsan için eylem demek, öncesinde beslenen niyet demek. Tohum kalitesi buna bağlı…

 

Öyleyse hepimiz sürekli bir münazele içerisindeyiz demektir. İnançsız tabir edilen insanların bile yapmaya niyet ettikleri her şey onların dualarıdır. Elleri semaya doğru uzatmak bir başka mecazdır. Aslında üruc etmenin sembolik ifadesidir. Beraberinde "ol” diyenin emrince ağan nimetteki bereket, rahmet de nüzul etmiştir. Bir anlayabilsek bunu!

 

Modern (!) zamanlardaki ateist, agnostik, neopagan inancındakiler için sistemullah aynıdır.

İbrahimî inançlılar için de sünnetullah aynıdır. Pozitif bilimlerdeki rasyonel kanunlar da aynı eksende işlerler. Ekonomistleri meşgul eden arz-talep dengesi, acıkan bebeğin ağzındaki ana memesi aynıdır. Yapmanız gereken, edeple edebince istemektir.

 

Yardım için el uzatan kimse geri çevrilmez. Bizler maalesef "hikmet” teriminden çok habersiz olduğumuzdan anlayamayız. Birbirine uzanır tüm eller. Aczinin farkında olanla mutlak kudret sahibi olan münazelededir. Diyalektiği besleyen "tez-antitez” için de böyledir, gafilce ikilik derdinde olan "düalite” meraklıları için de… Dilerseniz deneyin, cevap mutlaka gelecektir! Çünkü münazele, her platformda kaçınılmaz gerçektir.

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları