TOPLUMUN GENETİĞİ

 

 

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

FİFA Dünya Kupası nihayet başladı. Elemeleri geçen tam otuz iki ülkenin takımları kıyasıya mücadele edecekler. Bu kupa öncekilere göre daha sönük geçecek gibi görünüyor. Elbette biz yazımızda spor yorumu yapmayacağız. Temel konumuz olan insanlar ve onların beyin, kalp gibi sembol organlarını işlemeye devam edeceğiz.

 

Genetik bilimi birey ve onun kalıtımsal mirasının değerlendirilmesi üzerine çalışıyor. Sonra elde edilen verileri genele yayarak "daha iyi bir hayat” için bize sunmayı hedefliyor. Yani en azından kâğıt üzerinde böyle... Küp şeklinde karpuz, çekirdeksiz patlıcan ve koyun Dolly ise çoktandır kabul görmüş kritik fenomenler…

 

Her "iyi” addedilen şey art niyetli ellerde maalesef sakıncalı işlere dönüşüyor. Günün sonunda geldiğimiz noktaya bir bakın çoğu yeniliğe şaşırmıyoruz bile. Bizi neremizden, hangi ilaçlarla uyuşturdular düşünmüyoruz. Nasıl yönlendirmek isterlerse kabulleniyoruz. Sorgulamayan ya da derin düşünmeyen toplumların halini unutuyoruz.

 

Sosyal medyaya düşen kandırmaca (fake) haberleri bir kenara bırakalım. Dünya Kupası için sekiz milyar insanın ilgi derecesi keşke sayısal değer olarak ölçülebilse. Açılış maçında Katar takımının oyuncuları için testler yapılsa. Hatta taraftar grupları da buna dâhil edilse, gerçekten ne kadar çok arzuluyorlardı acaba kupayı? Daha da önemlisi, acaba ne denli inanıyorlardı bir şanslarının olduğuna? Hiçten kaç gram fazladır?

 

Uzun yıllardır futbolda Avrupa hegemonyasına kafa tutan ülkelere bakın: Güney Amerika'nın ekonomik olarak ezik temsilcileri var, bir de Kuzey Afrika'nın sömürülmekten bir deri bir kemik kalmış kahramanları… Sayalım isterseniz, Arjantin, Brezilya, Senegal, Nijerya! Neden böyle değerlendiriyorum, futbol kocaman bir ekonomi değil mi? Sahadaki yirmi iki sporcu ve takımlar eşit değil mi? Farklılarsa "fark” nedir peki?

 

Bireysel hayallerin zirvesinde yer alan nedir? Her yiğidin gönlünde yatan aslan özünde aynı değil midir? Arzularımız ne kadar klişe: Para, huzur, sağlık falan filan… Düşünüyorum da bu kupada sahaya çıkan kaç oyuncu Messi ile doksan dakika hayali kurmuştur? Eskiden Pele ile aynı sahada oynamak hayali vardı. Artık durum farklı, o saygıyla karışık hayranlıklar evrildi! Yeni nesiller için daha mekanik, daha sayısal istekler var. Her insan gibi bunlara yaklaştıkça heyecanlanıyor, uzaklaştıkça Katarlı topçular gibi hayalete dönüşüyorlar!

 

Toplumun genetiği üzerindeki sosyolojik çalışmalar ilkin analiz odaklıydı. İlerleyen zamanla beraber bu devasa biyolojik organizmaya yeniden şekil vermek önem kazandı. Önce medya iletişim araçları ardından bunların teknolojik klonları öne çıktı. Gazete, radyo ve televizyon derken internet unsurları toplumun genetiğini bozdu. Hikâye malum…

 

Sonuçta fiziki eforla yapılan sporlar yerlerini dijital platform oyunlarına bırakıyorlar. Aslında yeni nesiller açısından çoktan gerçekleşti bu dönüşüm. Pek çok e-spor turnuvası daha fazla izleyici çekiyor. Sanal müsabakalar büyük bir pazar haline geliyor. Genetiğiyle oynanmış toplumun motoru olan genç nüfus arttıkça değişim daha net olacak. Değişime uyum sağlamak için imkân ve niyeti olmayanlar elenecek. Dünya kimlere kalacak?

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları