Hac Hatıraları

Allaha binlerce defa şükürler olsun ki, bu yıl haccetmeyi nasip etti, inşaallah bütün kardeşlerimize de en kısa sürede nasip eder.
İslamın beş farzından biri olan Hacda da, diğer farzlarda olduğu gibi birçok hikmetler bulunmaktadır. Bu hikmetlerin başında da diğer farzlarda olduğu gibi öncelikle kulluğu anlamak ve yaşamak ve de beşer olan bizlerin her an günaha düşebileceğimiz varsayımından, bunlardan kurtulmak ve tabiri caizse yeniden hayata başlamak için bir fırsattır. Arafatta mahşeri yaşamak, şeytan taşlarken en büyük düşman olduğunu hatırlamak ve taşlarak ceza verilmesi gereğini yerine getirmek, kurban keserek Hz. İsmail’in tevekkül ve kulluğunu anlıyoruz.
Benim elhamdülillah üçüncü Haccımdı ve ilk ziyaretimi 28 yıl
önce yaptığımdan gelişmeleri değerlendirme fırsatı buldum. En fazla dikkatimi çeken Harameyni genişletmek adına birçok hizmetin yapılmasıydı, 28 yıl önce Babı Cibrille Cenneti Baki arasında dükkanlar vardı, şimdi ise Medine’de neredeyse bütün oteller Mescitin etrafında toplanmış dolayısıyla Medine ‘de pek ulaşım problemi yok ama Mekke’de maalesef ulaşım problemi hafifletilmekle beraber oldukça önemli sorun olarak devam etmekte. Özellikle Mekke’de otel yapmadan önce mutlaka ulaşım halledilmesi kanaatindeyim ve bunun çözümü için Metro gerektiğine inanıyorum. Nasıl ki, Cidde-Mekke-Medine tren inşaatı başlamışsa Mekke’nin içinde ışınsal olarak metro yapılması gerekir, sıcaklığın yüksek olması, zemzeme zarar vermesi vs gibi problemler olabilir ama aşılacağı kanaatindeyim.
Mekke’de haremde büyük inşaatlar başlamış ve Hac kontenjanları artmış, dolayısıyla acaba Osmanlı Revaklarını son görüşüm mü? diye hüzünlendim.
 Çok lüks oteller yapılmış ve bu oteller maalesef hep yabancı
işletmecilerin, mutlaka beş parmağın hepsi bir değildir, tabii ki bazı
Müslümanlarında böyle otellerde kalması lazım  ama İslam aleminin en kutsal yerlerinden yabancıların büyük rant elde etmeleri oldukça düşündürücü.
Bazı bizi üzen ve değişmeyen noktalarda tespit ettim, mesela bir Alman bir Amerikalıya yaklaşımları kadar Müslüman Türk’e yaklaşım yok ve
kabile zihniyetinden Devlet zihniyetine pek geçilememiş, mesela Arafat’ta  Diyanetin Çadır hastanesi var her sene kuruluyor ve kaldırılıyor, kurması ayrı dert ve masraf, kaldırması ayrı, yetkililere sorup,  Arafat’taki  Suud hastanesi gibi prefabrik Türk hastanesinin neden yapılmadığını sorduğumuzda, Suudlu yetkililerin buna izin vermediğini, hastaların Suud hastanelerine gidebileceğini gerekçe olarak gösteriyorlar, oysa ki, kendileri de bu hastanelerin yetmeyeceğini pek iyi bilmekteler.
Hala Arafat Müzdelife ve Mina ulaşımları çok sorunlu, özellikle Mekke Mina şeytan taşlama ve Mekke Arafat tren hattı yapılmış ve bu hatlar yetmediğinden şimdilik sadece Suudlular tarafından kullanılmakta, diğer Müslüman kardeşleri, özellikle hasta ve yaşlılar bu kadar azap çekerken
kendilerinin bu rahatlıktan istifade etmeleri ne kadar doğru?
Bütün bunlara rağmen Hac bir noktada meşakkattir ve ona göre de sevabı inşaallah artacaktır, Allah en kısa zaman bütün kardeşlerimize nasip etsin.


Yazarın Diğer Yazıları