Ramazan Coşkusu ve Gölgeleri

Ramazan bir yardımlaşma ayıdır. Bu ayda kalpler yumuşar, gönüller genişler, cömertlik hisleri canlanır. Varlıklı olanlar fakirlerin halini, ihtiyaçlarını, kendileri de aç kalınca daha iyi anlarlar. Oruç olmasaydı sadece kendi menfaatini düşünen bazı zenginler açlık ve fakirlik sıkıntısını bilmez, dolayısıyla ihtiyaç sahibi kimselerin yardıma ve şefkate muhtaç olduklarını akıllarına getiremezlerdi. Böylece insan kendi cinsine karşı şefkatli davranmakla hakikî mânâda bir şükür kapısını açmış olur. “Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakirini bulabilir. Ona karşı şefkate mükelleftir.” Eğer oruç vasıtasıyla nefsine açlık acısını çektirme mecburiyeti olmasaydı, insan şefkat ederek yapmakla vazifeli olduğu yardımı yapamazdı. Çünkü açlık sıkıntısını bilmeyen insan başkasının derdini nasıl bilecek, nasıl yardımına koşacaktır? Atalarımız bile “Tatmayan bilmez” demişlerdir.
Bu açıdan Ramazan, fakir fukaranın gözetildiği, yoksulların yardımına koşulduğu, yalnız ve kimsesiz insanların elinden tutulduğu bir mevsimdir. Oruçlu mü’minler bu ayda yardım etme, infakta bulunma, hayır hasenat yapma, insanlar hangi şeye ve neye ihtiyaç duyuyorlarsa o konuda destekte bulunmada bir yarış içine girmeleri gerekir. Ancak iftar sofraları sadece zenginlere hitap ediyorsa veya iftar vermekten amaç siyasi veya ticari rant ise bu Ramazan ruhuyla ne kadar bağdaşabilir?
Ramazana özel sohbet programları da ‘sektörel’ hale geldi. Artık pek çok televizyon kanalında iftar ve sahur saatlerinde bu programlar, olmazsa olmaz… Ancak bu programlar Ramazanın manevi havasını artırma yerine reyting yaparak daha fazla reklam ve para kazanma halini almışsa Ramazan ruhuyla ne kadar bağdaşabilir?
Ramazan Bayramının fakirlerin gözetildiği ve sosyal dayanışma ruhunun en üst düzeyde olması yerine Bayram alet edilerek bankaların para satması Ramazan ve Bayram ruhuyla ne kadar bağdaşır?, sizlerin takdirine bırakıyorum. Bu Ramazana maalesef gölge düşüren en önemli olay Suriye meselesi, daha öncede defalarca bahsettiğimiz gibi Siyonizmin güdümündeki ABD ‘nin başımıza ördüğü çoraptır Türkiye’nin sıfır sorun ve İslam alemine yaklaşmasını adeta giotinle kesip hükümeti de bu emirlere uymazsa Erbakan hoca’nın akibetiyle tehdit etmektedir. Bunlar yahudi ve nasraninin oyunlarıdır ve ayeti kerime gereği ‘’ Ey inananlar, Yahudilerle Nasranileri dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudur ve sizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki o da, onlardandır. Şüphe yok ki Allah, zalim olan kavmi doğru yola sevk etmez.’’ Super gücü yok sayamayız ama Abdülhamit siyasetiyle ABD’ye karşı Çin ve Rusya’ya yanaşma manevraları ile en azından bu kadar pervasız hareket edemezler. Zira sınır şehirlerinde durum tam bir rezalet biz kendi vatandaşımıza bakamazken şu mübarek günlerde bir de Suriyeli mültecilerle uğraşıyoruz vede her an durumun daha da kçtüye gidip savaş rüzgarları etrafımızda esiyor.
Allah cümlemizi Ramazan ve Bayram bilinciyle bilinçlendirdiği kullarından eylesin. Bizlere basiret ihsan edip bu dönen dolapları anlayan Müslümanlardan eylesin.


Yazarın Diğer Yazıları