NAZAR

Bir yaşlarında ya var ya yok; görmeyle ilgili bir sıkıntısı var. Tedaviden sonra gözlerine takılan gözlük ile ilk kez annesini görüyor. Tanıdığı, âşina olduğu sesin, kokunun sahibine ilk nazar ve kocaman bir gülümseme tüm yüzünü kaplıyor…

  Huzur, sevgi, mutluluk hepsi o küçücük yüzdetoplanıyor. Nazarın etkisi..

  Bir önceki neslin bugünkü nesle en büyük serzenişi :

-"Annelerimiz bizi bakışları ile terbiye ederdi. Biz annemizin nazarından ne demek istediğini bilirdik.”

  Alışveriş merkezlerinde, sokaklarda hatta caddeyigeçerken insanların ellerinde tüm nazarlarını toplayan, onları kâinattan, karşısındaki muhatapdan alıkoyan bir alet var.

  Ne zaman ki bakışların muhatabı insan, kainat,göz değil; oyalayan, suni leştiren bir ekran oldu,bize bir nazar(!) oldu…

  Bakan gözde kalpten gelen bir bağlantı vardır . Eğer seni gören göz olmuşsa ; seni de oldurur.

  Kaplumbağalar anlatılır dilden dile. Yavrularının çıkacağı yumurtalarını tenha bir kaya dibine,toprağa gömen anne kaplumbağa 2-3 ay kuluçka müddetinden sonra yumurtalarının karşısına geçer ve günlerce bakar onlara.

  Kabuklarını kırıp , hayata başlamaları için nazarı ile güç verir ,enerji verir, yön verir .

 Sonunda bakışın altında yumurtalar bir bir çatlar,hayat başlar..

  Necip Fazıl büyük alim Arvasi ‘ye yazdığı şiirinde:

" Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız,

Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız.” diye seslenir. 

  Kalbinin büyüklüğü, olgunluğu, güzelliği nazarına tesir edenler; eğitir nice ham gönülleri .

 Sahabeyi "gökteki yıldızlar gibidirler” övgüsüne erdiren; hikmetin rehberi peygamberimizin(sallallâhu aleyhi vesselam)nazarına muhatap olmalarıdır. O'nu görerek, O'nda aynileşmek, O'nun bakışıyla hikmete ermek, güzele tâlip olmak..

  Nazarlarımız güzelliklerden, hikmetten ayrılalı merhametimiz , dostluğumuz, kalbi kıvamımızbozuldu . Kusurlarımız rehberimiz oldu .

  Kendimizi ekranın sahteliğinde seyrettikçe ; "benden başka iyi ve güzel yok " zalimliğine erdik.

  Gönül dinlemeyi, almayı, bilmeyi değil; gösteriş içinde kalmış, "mış-mış”lı seslere kulak verdik.

  Hakikat beklediğimizle hakikatten olduk .

  Hadi yine kusurlarımızı araştırmayı değil kapatmayı ,dert değil şifa olmayı, sui -zan değil hüsnüzan olmayı, köşeyi dönmeyi değil güzele giden yol olmayı öğreten bakışlara dönelim yüzümüzü..

    Aramak olsun bizim işimiz .Ya hayat veren bakış olmayı ya da o nazarın muhatabı yürek  olmayı…


Yazarın Diğer Yazıları