BİRAZ DA ETRAFINIZA BAKSANIZ

Adeta at gözlüğü takmış, belli bir yere, belli mesafelere, belli kişilere belli kişilerin emriyle bakan, at gözlüklerini çıkararak şöyle başını sağa, sola çevirerek etrafına bakmayan, aslında görmesi gereken yerleri görmeyen. Özellikle müdür sıfatıyla görev yapan bazı sevgili atanmış idarecilerimiz şöyle bir silkinseler de etrafta kimler var, kimler nerede ne yapıyor, görevleri gereği kimleri bilmesi tanıması gerekli bir düşünseler, inanın hayattan ve yaptıkları görevden daha çok zevk alacaklar (lüzum görmezler ama) halkında takdirini kazanacaklar.


Bir zamanlar çok ama çok gündemde olan ve devamlı şikâyet konusu olan hatta insanlarsa öf çektiren bürokrasi adeta yeniden hortladı. Yıllardır bu ilde görev yapıyor, görevi nedeniylede yakından ilgilenmesi gereken kuruluşlar ve bu kuruluşlarda çalışanlar var, halkın büyükçe bir kısmının tanımasına rağmen yıllardır gündemde olan birini bu müdürümüzün tanımaması veya bürokrat kimliğini takınarak tanımaz görüntüsü vermesi gibi ego tatminine başvurması doğrusu çok şaşırtıcı.


Yaptığı işe bakarsanız bir hiç ama bürokrat havası çok büyük, sözde eğitimli ancak konuşması doğrusu makam ve kişiliğine yakışmıyor, nezaketten de çok uzak, bu şahsın görevi gerçekten nezaket, saygı, kibarlık daha ziyadede eğitim, sosyal bilgiler ve özelliklede halkımıza yakınlık gerektiriyor. Aksine bazı şeylerden uzak olduğunu ispatlıyor ancak göreviyle ilgili eğitim ve bilgiye sahip olup olmadığı konusu üzerinde şüpheye kapılmamak da mümkün değil.
Eskiden böyleydi şimdi yine böyle, yarında yine böyle olacak maalesef gelenler gideni aratıyor görevimiz gereği tanıyorduk, o bir halk adamıydı, halkın içinden biriydi ve halkımızın diliyle konuşan saygıdeğer kişilik sahibiydi, herkesi tanırdı tanıması da gerekirdi. Eh görmüşümdür demez, tanımasa da tanıması gerektiği için usulüne uygun konuşurdu.  
Sözün özü şu makamınıza ve kişiliğinize saygımız var ama bırakın şu üç günlük görevinizde bürokrat ayaklarını, yarın sizde makam arabasından inerek dolmuşa, otobüse talim edeceksin sizde kuyruğa girecek, sizi de artık kimse tanımayacak ve belki de elinizdeki doksan dokuzluk tespihle filan yerdeki parkta akşamlayacaksınız.


Bu gün size muhtaç olan Ahmet ağayı, Mehmet amcayı, kravatlıyı, kravatsızı veya görevinin gereği size, (aslında size değil) makamınız adına size teklifte bulunanları çok arayacaksınız ama son pişmanlık para etmeyecek. Yinede ben hatayı sizde bulmuyor Ah siyaset ah, dünde böyleydin bu günde böylesin diyorum ve uygun bir minik hikâye ile bitiriyorum.


Efendim bir gün çiftlik sahibi çiftlik deki ahırları dolaşırken bir hizmetçinin süt sağarken çok zorlandığını görür, oğlum der bu durumda hiç süt sağılır mı? Al şu tabureyi rahat, rahat sağ diyerek bir tabure uzatır. Aradan bir müddet geçer çiftliğin sahibi adamı yine aynı vaziyette zorlukla süt sağarken görür, oğlum der bak senin için bir tabure aldırdım niye kullanmıyorsun diye sorar.
Adam boynunu bükerek -valla beyim, o kadar uğraştım ineği bir türlü tabureye oturtamadım der. Yazımızdaki muhatabımız müdür bir veya birkaç kişidir, diğer saygıdeğer müdürlerimizi tenzih ediyoruz, hikâyedeki vurgu ise süt sağan kişinin ineği tabureye oturtmak istemesidir sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları