İdam Cezası mı Dediniz?

Şu idam kelimesinin dudaklardaki telaffuzu dahi korkunç geliyor bana çünkü yıllar öncesi bu ülkenin taşında toprağında daha doğrusu var oluşunda imzası bulunan rahmetli başbakan Adnan menderesin idam edilişini görmüş değil ama o günleri, saatleri dakikaları o heyecanı yaşamış birisi olarak idam kelimesi beni daima ürpertir.  İdam kelimesi 60_lı yılları yaşayan menderes ve arkadaşlarını tanıyan, onlar için gözyaşı dökenlerin üzerindeki duygusu etkisi tarif edilemez.                                                              
ülkemizde idam cezası hararetle tartışılıyor, neden hararetle tartışılıyor çünkü ülkede  ikinci yetkili ağız yani başbakanımız idam kelimesini telaffuz etmiş başbakanın ağzından duyulan bu kelime gelmiş Türkiye gündemine oturmuştur. İdamın geriye gelmesi, hukukta telaffuzu neyi değiştirecek veya değiştirir, caydırıcı olur mu bilinmez ama uzun süre tartışılacak, ülke gündeminin bir numaralı maddesi olacak.
İdam cezası geri gelsin mi, gelmesin mi konusunu ilgili ilgisiz pek çokları tartışacak uzunca bir süre gazete manşetlerinden inmeyecek ancak bazı açıklamalara bakılacak olursa bir süre tartışılarak gerçekleşmeden gündemden düşeceğe benziyor zira bu cezasının özel durumlar hariç kime, kimlere verileceği bellidir. Bu gün ise ne yazık ki idamlık -ağır suç- işleyen kişi veya kişiler ölümü göze alarak ortaya çıkıyor Allah_tan korkmuyor, kullardan utanmıyor ve yasaları hiçe sayarak yapacağı insanlık dışı davranışını sergiliyor. Günümüzde idam cezası vicdan, merhamet sahibi adam gibi adamları etkiler hale geldi.                              
 KORKUNÇ TRAFİK KAZALARI
Tarifi zor, anlatılması imkânsız, korkunç trafik kazalarına şahit oluyor bir taraftan üzülüyor diğer taraftan vicdan azabı çekiyoruz, bu ürkütücü, maddi ve manevi kayıplara yol açan hiç azalmadan çoğalarak devam eden kazalar sanki bizim kaderimiz diyerek kabullenir, normal sayar hale geldik. Öyle bir görüntü ki adeta savaştan çıkmış araçlar ve yine savaştan çıkmış gibi yan yana dizilmiş sayısı çok insan cesetleri.
Her kazada araçlar içinde sıkışmış çok sayıda insan cesetleri, adeta ortadan ikiye bölünmüş veya preslenmiş görüntüsü veren araçlardan geriye kalan parçalanmış aileler, gözleri yaşlı analar, yetim kalmış çocuklar, sönen ocaklar artık üzüntü sınırını aştı tahammül edilmez bir duruma geldi artık vicdanları sızlatmaya başladı, nedir, ne oluyor, bu artış neden işin sonu nereye varacak.
Çare para cezası mı, aracı bağlamak mı, ehliyeti kontrol etmek mi, araç muayenesi mi hayır bunların hiç biri çare değil, pekiyi yollar mı çok kötü veya yollarda alınan önlemler mi tam olarak yeterli değil, bana kalırsa bunların hiç biri değil. Artık o yıllardır hafızalara kazınan trafik canavarı veya trafik magandaları tarifleri de çok geçerli değil, yollarda trafik canavarı falanda yok kendimizi kandırmayalım.
Şayet yollarda bir canavardan bahsedeceksek o canavarı biz yaratıyor ve besliyoruz, tahsilli veya tahsilsiz kim olursa olsun bir maganda görüntüsüne ihtiyaç varsa hepimiz araçlardaki dikiz aynasına bir bakmalıyız. Neden bu yargıya vardım derseniz, bakın Allah aşkına kaza meslek, kariyer, para, pul, zengin, fakir seçiyor mu hayır, tahsilli kaza yapmıyor diğerleri yapıyor diye bir araştırma yüzdesi, neticesi var mı yok, öyleyse kimse darılmasın alınmasın kazaların potansiyel suçlusu bizleriz hep beraber suçluyuz. A dan Z ye araç kullanmasını bilmiyoruz.
Bir sürücü kullandığı araçta akü, radyatör, rot, balans, balata, vites kutusu ve benzeri pek çok parçanın nerede olduğunu, ne işe yaradığını bilmiyorsa üstüne üslük trafik kuralları da ne olacak diye havalara girerse. Arkadan çalan kornayı kendine hakaret sayarsa, uykusuz yola çıkarsa, fren yerine gaza basarsa, bu yol sadece benim derse, taşıdığı kişilerin birer can olduğunu düşünmeden şuursuzca direksiyon kullanırsa bu kişi eğitimli olsa ne olur olmasa ne olur. Netice itibariyle trafik canavarı veya trafik magandası filan yok BİZ VARIZ, BİZ sağlıklı ve hoşça kalın.


Yazarın Diğer Yazıları