Rüyamda Görsem İnanmazdım

Bazı illerin büyükşehir statüsüne kavuşturulması, nüfusu iki binin altında olan ve büyük şehir kapsamında bulunan kasaba belediyelerinin kapatılarak mahalleye dönüştürülmesi ve bu mahallelerin ilçelere kaydırılması derken. Türkiye gündemine oturan diğer 18 yaş milletvekilliği ve Mehmetçiğin oy kullanmasına imkân sağlayacak yasalar, bunlara bağlı olarak erken yerel seçim tartışmalarını düşünerek yol alırken, girdiğim ilde gördüklerim karşısında şok geçirdim.
Öylesine bir kent girişi vardı ki resimlerde gördüğüm Avrupa şehirlerini andırıyor cadde ve sokakları pırıl, pırıl parlıyor, şehrin görselliği gözümü kamaştırıyor, her şey öylesine tasarımlanmış ki adeta her metre karesinde cetvel kullanılmış. Şehrin planı, projesi nasıl birinin elinden çıktıysa kent ancak maketlerde görülebilecek güzellik ve rahatlıktaydı bu şehre âşık olmamak mümkün değildi.
Kentin içerisine girdikçe görsel güzelliği arttıkça artıyor, adeta şehrin her karesi aylarca veya günlerce düşünülerek oya gibi işlenmiş. Dükkân ve mağazaların tanıtım levhalarına kadar özen gösterilmiş aynı boyda ve mümkün olduğu kadar aynı hizada olmasına dikkat edilmiş, özen gösterilmiş pırıl, pırıl iş yeri vitrinleri göz alırken gözlerim alışkın olduğum bir durumu aradıysa da bulamadı.
Acaba ön cephesinde kendi sınırlarını aşarak dışarıya adeta bir dükkân daha yapan bir iş yeri var mı dedim ama böyle bir iş yerine rastlamanın mümkün olmadığını özelliklede o esnafın kendi hakkı olan mekânlarında şıklık yarışına girdiklerini gördüm. Gözüm kentin kaldırımlarına takıldı ne hikmettir bilinmez bana tuhaf gelen bir şeyler gördüm, hayretler içinde kaldım.
Hayret bu şehirde insanlar kaldırımlarda yürüyorlardı, araçların doldurduğu kaldırımlarda yürüyemeyen ve caddelerde yürüyen vatandaşlar yoktu bu kentte kaldırımlara park edilmiş araçlara rastlamak hiç mümkün değildi, araçlar doğal olarak sıkça yapılmış otoparklardaydı kaldırımlarda yine doğal olarak insanların rahatça, korkusuzca yürümesine ayrılmış, şehrin trafiği kendi mecrasında sorunsuzca akıyordu.
Daha dikkat çekici bir yapılanma vardı ki işte dedim olay bu, artık şehirler yer altına inmeli çocuğun, hastanın, yaşlının çıkamayacağı onlarca merdivenli üst geçitlerden vazgeçilmeli burada gördüğümüz gibi pek çok şey artık yer altına inmeli diye düşündüm. Nasıl bir şehir nasıl bir anlayış, nizam, intizam ki trafik kurallarına uyan, birbirine kornayla küfretmeyen sinyallerle sövmeyen, arabasını akan trafiğin ortasına bırakarak kavgaya tutuşmayan, trafiği engellemeyen insanların sayesinde öyle bir akış vardı ki trafik sorunsuz olarak sular, seller gibi akıp gidiyordu.
Akla ziyan şeyler görüyor ve şaşırmaya devam ediyordum bu şehirdeki çayır ve çimenlerin içinde çimlere basmayın yazısı yoktu, özelliklede basın dercesine adeta halk teşvik ediliyor ancak herkes de belli kural ve kaideler içinde oturuyor kalkıyor, elindeki çekirdek kabukları ile yeşil alanı beyaza bürümüyorlardı.
Şehirde aynı sokakta veya aynı sırada aynı işi yapan yan yana üç iş yeri yoktu anlaşılıyor ki buranın halkı Ali açar da ben açamaz mıyım dememiş, hiç kimse kimseyi asla kıskanmamış Ahmet iyi para kazanıyor, bende aynı işi yapayım dememiş, herkes bildiği işini yapmayı ve para kazanmayı düşünmüş. Temizlik ve kalite adeta birbiriyle yarıyordu bu kentte baktıkça insanın içi açılıyordu.
Ülkede genel şartlar ne olursa olsun bu kentin idarecileri halkını mutlu etmeyi bilmiş, önce vatan dercesine önce halkım demiş, siyaset, ayırma, kayırma tarihe karışmış, halkım mutlu değilse benim büyük projelerimin bir anlamı yok demiş. Halka hizmet hakka hizmet demiş ancak kulağıma ezan sesleri gelmeye başladı gözümü açtım baktım ki hay Allah meğer her şey güzel bir rüyaymış, bayramınız kutlu olsun sağlıklı ve hoşça kalın. 


Yazarın Diğer Yazıları